Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   BASIN AÇIKLAMALARI  >  2010
 
Ankara Filistin Dostları Platformu NATO´nun Afganistan Katliamlarını ABD Büyükelçiliği Önünde Protesto Etti
Tarih: 21/02/2010
   


2001 yılından beri Afganistan’ı işgal altında tutan ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin katliamları, Ankara Filistin Dostları Platformunun çağrısıyla ABD büyükelçiliği önünde düzenlenen basın açıklaması ile protesto edildi.

2001 yılından beri Afganistan’ı işgal altında tutan ABD öncülüğündeki NATO güçlerinin katliamları, Ankara Filistin Dostları Platformunun çağrısıyla ABD büyükelçiliği önünde düzenlenen basın açıklaması ile protesto edildi.

Sağanak yağış altında bulunulmasına rağmen önemli bir katılımın gerçekleştiği ve yağışın devam etmesine rağmen kitlenin dağılmadan ve aktif bir biçimde katılarak takip ettikleri basın açıklaması Ankara Atatürk Bulvarı Üzerindeki ABD Büyükelçiliği önünde gerçekleştirildi. Platform adına basın açıklamasını okuyan Bülent Uğur Koca şunları söyledi:

"Biz direnen mazlum Afgan halkının yanındayız. Çünkü biz de şimdi yaşadığımız ideolojik işgal öncesinde askeri işgal gördük, bizim ülkemiz de emperyalist güçlerin kirli postallarına şahit oldu. Ve o gün Afgan halkı bize dua ve yardımlarını esirgemedi. Biz Afgan direnişini destekliyoruz; çünkü bu direniş; çıkarları için insanların hayatlarını cehenneme çevirmekten çekinmeyen, kapitalist patronlara karşı yapılmaktadır. Çünkü bu direniş birilerinin dünyayı paylaşma heveslerini kursaklarına tıkamaktadır. Ve ayrıca Afgan direnişini desteklemek daha önce onların yardımını almış olan bu ülkenin tüm insanlarının vefa borcudur."

"Ülke çıkarları ve günü birlik menfaatler uğruna, insanlığın katledilmesine, onursuzluğun egemen kılınmasına seyirci kalınabilir mi? Bugün Afganistan'da kadınların, çocukların, masum sivillerin ve ülkelerini işgale karşı savunan insanların katledilmesine ortak olmak suçunun sorumluları, yarın hesap gününde ülke çıkarlarını ve stratejik dengeleri gözettiklerini belirterek yahut "biz muharip güç değildik yalnızca katliamı yapanlara lojistik destek sağlıyorduk" diyerek kurtulacaklarını mı sanmaktadırlar? Dün Rus işgaline karşı direnen Afgan yiğitlerine "mücahid" diyerek methiyeler yağdıranlar, işgalcinin adı ABD ve NATO olarak değişince neden mücahidlere "terörist" deme ihtiyacı hissetmişler ve ortaklarının teröründe işbirliği yapmak için sıraya girmişlerdir? Bu çifte standardı hangi vicdan kabullenebilir? Bugün aklıselim sahibi herkes şunu bilmektedir ki; Nato'ya dâhil olmak, mazlum halkların kanına elini bulaştırmak, emperyalist ABD'ye ve onun çıkarlarına hizmet etmektir. Çanakkale'de İngiltere'nin yanında müslümanlara karşı savaşmaya gelen Yeni Zelandalı askerler ne kadar hürse, Kore için, Afganistan için, Somali için daha doğrusu emperyalistlerin iğrenç çıkarları için cephelere sürüklenen askerler de o kadar hürdür. Bugün ne yazık ki bizler, uluslar arası konjonktür müsaade ettiğinde belirli adımları atabilen iktidarların yönetiminde, emperyalistlerin müsaade ettiği kadar kendimizi hür ve bağımsız hissediyoruz. Ne yazık ki bizler, darbecilerin de, onlara karşı demokrasi mücadelesi verdiğini zannedenlerin de, ABD'nin müsaade ettiği ölçüde emellerini gerçekleştirebildikleri bir ülkenin insanlarıyız."

"Gelin! Bu vahşi işgal ve katliama seyirci kalmayalım. Gelin! ABD ve NATO katliamlarına karşı mazlum müslüman halkların yanında yer aldığımızı ortaya koyalım. Gelin! "mazlum bir halk yokedilirken ve milyonlarca masum aldatılırken ne yaptınız?" sorusuna cevap hazırlamaya çalışalım. Gelin! Hep birlikte Firavuni zorbalığa karşı, yalnız Hakka dayanarak onurlu bir ses yükseltelim. Ve unutmayalım ki; zalimlerin yanında aktif ya da pasif yer almak, Cehennemdeki mevkilerinizin katlarını değiştirmekten başka hiçbir işe yaramaz…"

"Katil NATO Bölgemizden Defol / Kahrolsun Emperyalist ABD / Kahrolsun İşgalci NATO / Kahrolsun Amerikan Emperyalizmi / NATO Emperyal Tetikçi, Kapitalizme Bekçi / Kahrolsun İşbirlikçi Zalimler / İslami Direniş Onurumuzdur / Emperyalizm Yenilecek, İslami Direniş Kazanacak / Zulme Karşı Direneceğiz / NATO İnsanlığın Düşmanı, İnsan Olan Karşı Durmalı / Mücahid Taliban, NATO Kaçacak Ondan / NATO İslam Düşmanı, Üstündür Direnişin İmanı /Türkiye Girdi NATO Safına, Eli Bulaştı Mazlumların Kanına / Türkiye Dönsün Büyük Hatadan, Çıksın Artık Katil NATO'dan / Hükümet NATO Yandaşı, Müslüman'a Zulümde ABD'nin Yoldaşı" gibi sloganların atıldığı, "Afgan İslami Direnişi Onurumuzdur", "Emperyalizmin başı ABD ve Terör Örgütü NATO Bölgemizden Defol", "Afganistan'daki Amerika-NATO İşgalini Protesto Ediyoruz" pankartlarının ve " Uluslar arası cinayet şebekesi Nato'ya hayır / İşgale Son Suç Ortaklığına Hayır / Afganistan Direnişi Onurumuzdur / Irak Filistin Afganistan Sırada Kim Var / NATO Afganistan'da İnsanlık Suçu İşliyor / Lütfen Bize Amerikan Gözlükleriyle Bakmayın (Afganlı Çocuklar) / ABD Teröristtir Afganlı Özgürlük Savaşçıları / Yanınızda Savaşmak İçin Can Atıyoruz dövizlerinin taşındığı basın açıklamasının ardından M. Pamak ve M. Emin Akın görüşlerini açıkladılar.
İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Pamak şunları söyledi:

"NATO, Amerika ve Batının Emperyalist çıkarları uğrunda başka ülkelerin askerlerini de kullanarak, Emperyalizmin emrinde bir katliam aracı, bir zulüm kırbacı, bir terör ordusu olarak oluşturuldu. Yaklaşık 60 yıldır, Türkiye'de ki darbecilerin, Ergenekon terör örgütü nevinden çetelerin arkasında da hep bu küresel terör örgütü yer aldı.

ABD VE NATO'NUN DÜŞMANI, İSLAM VE MÜSLÜMANLARDIR

NATO için düşman önce komünizmdi, ancak komünist blokun çöküşünü müteakip, gerçek teröristler olan NATO ve ABD, İslamı ve Müslümanları düşman ilan edip İslamı ve Müslümanları terörle suçlayıp saldırıya geçtiler. NATO bu yeni süreçte düşman rengini kırmızıdan yeşile döndürdü.

Artık herkes bilmektedir ki, bu katil emperyalistlerin "terörist"ten kastettikleri, işgal edip sömürülen ülkelerin, vahşi kapitalist küresel sistemin işgaline, sömürüsüne ve katliamlarına karşı direnen onurlu evlatlarıdır. Mazlum halklarını katliam ve tecavüzden, ülkelerini işgalden koruma mücadelesi veren, bağımsızlık ve özgürlük için direnen onurlu Müslümanlar terörist olmakla suçlanırken, işbirlikçiler, gerçek terörist emperyalist devletlerce övgü ile desteklenmekte, İslam'a ve Müslümanlara karşı kullanılmaktadırlar.

AKP HÜKÜMETİNİN TUTUMU

Bugün AKP hükümetinin, ABD ve NATO'nun Türkiye de oluşturduğu ve yıllardır desteklediği cuntalara ve Gladyo çetelerine karşı haklı bir mücadele sürdürülmekte, biz de asker, yargı, büyük sermaye ve medyadaki bu cunta-çete uzantılarına karşı atılan adımları, hukuk, adalet ve insan hakları eksenli çabaları, sistem içi bir özgürleşme gayreti ve görece bir olumluluk olarak değerlendirip destekliyoruz. Biz de yıllardır bu cuntacı ve darbeci bürokratlara karşı açık ve ilkeli itirazlar yükseltip tavır koyuyoruz ve bu mücadelemize de devam ediyoruz. Bugün sistem içi değişimin ve görece özgürleşme çabalarının öncülüğünü yapanların sustukları, çekindikleri, konuşamadıkları süreçlerde bile bu konudaki açık tavır ve eleştirilerimizi açık İslami kimlik ve ilkelerimiz çerçevesinde hep yapa geldik ve bunu İslami ve insani bir sorumluluk olarak gördük. Bu konudaki mücadele sorumluluğumuz, nasıl Filistin'deki işgale ve katliamlara sessiz kalmamıza neden olmuyorsa, aynı şekilde Afganistan'daki kardeşlerimize yönelik katliamlara da sessiz kalmamıza yol açmamalıdır.

Ancak, NATO ve Amerika'nın oluşturup yıllarca destekledikleri cunta ve çetelere karşı bizim de olumlu bulup desteklediğimiz çıkışlar gerçekleştiren AKP hükümeti, ABD yandaşlığını ve NATO işbirlikçiliğini en üst seviyede kendisi üstlenip sürdürme misyonunu üstlenmektedir. Bizim eleştirimiz, NATO'nun eski darbeci, Gladyocu işbirlikçilerinin tasfiye edilmeye çalışıldığı bu süreçte, "eski işbirlikçilere nazaran biz sizin çıkarlarınızı daha iyi koruruz" dercesine çabalar göstererek, batı ve NATO işbirlikçiliğinin daha özgürlükçü versiyonu olmayı üstlenmelerinedir.

Gazze'ye terörist İsrail'in saldırısına, bizim de takdir ettiğimiz haklı vicdani bir tutumla 'one minute' çıkışıyla tepki gösterenler, Irak ve Afganistan da çok daha fazla sayıda masum sivil halk katledildiği ve halen bu katliamlara devam edildiği halde tek bir eleştiri ve tepki göstermedikleri gibi, tam tersine katil işgalci NATO ordusuna asker veriyorlar, komutayı üstleniyorlar. Üstelik, "Rabbim Allah'tır" dedikleri için yok edilmek, ülkelerinden çıkarılmak istenen ve kendi ülkelerinde insanca, Müslüman'ca yaşamak için bağımsızlık ve özgürlük mücadelesi veren mazlum halkın çocuklarını terörist olarak damgalamaktan utanmıyorlar.

AFGANİSTAN İŞGAL ALTINDA ve KATLİAMA MUHATAP DEĞİL Mİ?

İşgalci terör devleti İsrail'in Gazze saldırısında 1400 masum insanı katletmesine gösterilen haklı ve vicdanlı tepki neden daha çok sayıda masum insanın katledildiği Afgan halkı için gösterilmiyor? Yoksa Afganlılar mazlum halk değil mi? Afganistan işgal edilmiş değil mi? Misket bombaları, papatya biçenler ve fosfor bombası misali kitle imha silahları Afganistan'da da düştüğü her yeri ve tüm canlıları yakıp yıkmıyor, vahşi katliamlar yapmıyor mu? On binlerce sivil masum halk ve binlerce bağımsızlık mücadelesi veren İslami direnişçi, işgal güçleri tarafından kendi topraklarında, haksız yere ve alçakça katledilmiyor mu? Gazze katliamına ve İsrail'e haklı ve vicdanlı tepkiler gösterip, ABD ve NATO'nun Afganistan ve Irak'taki katliamlarına susukun kalmak, hatta desteklemek, üstelik mazlum halkın onurlu direnişçilerini "terörist" olarak nitelemek büyük tutarsızlık, çirkin bir çelişki ve çifte standart değil mi?

Gerek Pakistan'a yapılan ziyaretlerde, gerek işbirlikçi Afgan ve Pakistan liderleri Karzai ve Zerdari ile Türkiye'de bir araya gelerek, gerekse İstanbul NATO toplantılarında emperyalist devletlerle buluşarak, ittifak halinde "teröre karşı mücadeleyi" sürdüreceklerini açıklıyorlar.

PEKİ, TERÖRİST KİM?

Afgan İslami direnişine "terörist" diyen ABD, Batı ve NATO HAMAS'a da "terörist" diyorlar. Çünkü onlar için emperyalizme, işgale ve katliamlara karşı çıkarak bağımsızlık ve özgürlük isteyen herkes "terörist"tir. AKP hükümeti ve Cumhurbaşkanının bu katil ülkeler ve işbirlikçi yönetimlerle "teröre karşı ortak mücadele" çağrısı yaptıkları süreçlerde Afganistan ve Pakistan da gerçek terörist ABD, Batı ve NATO'nun katil orduları mazlum Afgansitan ve Pakistan halklarını bombalayan insansız uçaklarla katliam yapmayı, yani terör estirmeyi sürdürüyorlardı.

Halbuki, Türkiye'nin Batılı emperyalistlerce askeri işgale muhatap kılındığı süreçte, tüm fakirliğine rağmen Afgan halkı maddi yardımları ve dualarıyla Türkiye halklarının yanında yer almış, Türkiye'nin emperyalizme karşı savaşını desteklemişti. Bugün aynı emperyalist güçlerin Afgan halkının topraklarını işgal edip, toplu bir biçimde katliamlar gerçekleştirdikleri bir süreçte, Türkiye'nin emperyalistlerin safında yer alıp, işgalci, katliamcı gücün içinde asker bulundurması, dost Afgan halkını ve bağımsızlık için mücadele eden direnişçi evlatlarını katleden emperyalist devletlerle işbirliği yapıp üstelik direnen Afganlıları "terörist" olarak suçlaması insani erdemlerle, ahlaki ölçülerle ve İslami duyarlılıklarla hiçbir mazeretle bağdaştırılamayacak utanç verici bir durum değil midir?

RUSYA'YA KAŞI OLUNCA MÜCAHİD,
ABD VE NATO'YA KARŞI OLUNCA TERÖRİST Mİ OLUNUYOR?

Geçmişte işgalci Rusya'ya karşı savaşan Afgan mücahid liderlerinin dizinin dibinde oturup destek verenler, bugün aynı halkın cihadı sürdüren evlatlarının direnişi ABD ve NATO'nun işgal ve katliamlarına karşı olduğunda, işgalci, katliamcı olan ABD ve NATO safında yer alıp, üstelik Müslüman direnişçileri "terörist" olmakla nitelendiriyorlarsa bunun sebebi ilkesizlikten, ahlaki değerleri, iktidarlarını korumak için ya da siyasi ve "ulusal" çıkarlar uğrunda feda etmekten başka ne olabilir?

Bizler bugün bu vahşi işgallere, katliamlara ve topyekun emperyalizme karşı susarak dilsiz şeytan konumuna düşmemek, hiç değilse hesap gününe bir mazeret hazırlamak için buradayız. İşte bu amaçla, Rabbimizi razı etmek için mazlum Müslüman Afganistan, Irak, Filistin halklarının yanında yer aldığımızı haykırıyor, alçak emperyalistleri, işgalci katilleri protesto edip lanetliyoruz.

AKP hükümeti, İsrail katliamı konusunda ve NATO artığı darbecilerin, Gladyocu çetelerin Türkiye'deki hukuksuzlukları hakkında, bizim de takdir edip desteklediğimiz, eski hükümetlere nazaran daha onurlu tutumlar takınıyor ve hiç yoktan iyi sayılabilecek vicdani tepkiler gösteriyor. Ancak nedense sadece konuşuyor tek somut adım atmıyor. Sürekli erteleyerek her tarafı idare ediyor görünümü veriyor. Ne İsrail'le ilişkilerde geri adım atıp somut eylemler ortaya koyuyor, ne de asker ve yargının darbeciliklerini, hukuksuzluklarını, ideolojik-siyasi müdahalelerini engelleyecek yapısal değişimleri gerçekleştirecek hukuki reformlar yapıyor. Halkın verdiği iradeyi temsil zaafı yaşıyor. Sıra ABD ve NATO ya gelince bunu bile yapmıyor, yani söylemde kalan bir itiraz bile ortaya koymuyor. Aksine, onların işgal ve katliamlarına "terörle mücadele" nitelemesiyle meşruiyet kazandırıp tam destek veriyor.

Ülkemizi yönetenlerin, emperyalistlerle, emperyalizmin katil kanlı gücü NATO ile işbirliğini kınıyor bu tür bir işbirliğinden ve işbirlikçilerden de beri olduğumuzu ilan ediyoruz.

AKP hükümetini ve Başbakan Tayyip Erdoğan'ı 'one minute' çıkışıyla tutarlı politikalar güderek emperyalizme, işgal ve dönüştürme projelerine karşı dik durmaya çağırıyoruz. İsrail'e gösterilen takdire şayan tepkiyle tutarlılık içinde politikalar izlenmesi gerektiğini hatırlatarak, terörist İsrail devletiyle askeri, istihbari, silah alımı anlaşmalarını iptale çağırdığımız gibi, aynı haklı ve vicdanlı çıkışı, işgalci ABD ve terör örgütü NATO'nun işgal ve katliamlarına karşı da gerçekleştirmeye çağırıyoruz. Zalim NATO'dan çıkarak mazlum halkların kanına daha fazla elini bulaştırmamaya davet ediyoruz.

İŞGAL VE KATLİAMLAR ARASINDA AYRIM YAPILMAMALI

İşgal ve katliamlar arasında ayrım yapmamaya sadece emperyalistlerin çeşitli sebeplerle artık müsamaha ile karşıladıkları Gazze konusunda değil, rahatsız olup asla hoşlanmayacakları konularda da, bu bağlamda daha fazla insanın katledildiği Afganistan ve Irak'taki işgal ve katliamlar konusunda da 'one minute' diyerek tavır koymaya ve katliamlara karşı tavrında tutarlı olmaya çağırıyoruz."


Medarik Yayınları editörü Mehmet Emin Akın da şunları ifade etti:

"NATO ve ABD'nin uluslar arası ifsadına değindi ve bu ittifakın bir batı haçlı ittifakı olduğunun üzerinde durdu. İslam topraklarında karakol devletçikler kurduran emperyalistlerin ümmet arasındaki kardeşlik bağlarını körelttiğini anlatan Akın, Kardeşlik bağlarının üzerinde durdu. Kur'ani temellere dayanan bir kardeşlik ortamını oluşturmamız gerektiği noktasına değinilen konuşmada emperyalist ABD'nin ve NATO' nun direnen Müslümanları "terörist" olarak nitelemesini eleştirildi. Mehmet Emin Akın şunları söyledi: " NATO'ya asker göndermek büyük bir yanlıştır. Bizimle aynı kaynaklardan beslendiğini söyleyen bugünkü Hükümetin üyelerinin NATO'ya asker göndermesi açık bir hıyanettir. Eğer hükümet Afganistan'da direnen Müslümanların gerçekten terörist olduğuna inanıyorsa o halde Türk askerini bizzat muharip olarak göndermeli ve Müslüman kardeşlerine karşı savaştırmalıdır." Konuşmalarında sık sık kuran ayetlerine yer veren akın NATO'ya karşı mücadele eden mücahitleri Talut'un komutasındaki İslam ordusuna benzetti. Akın sözlerine şöyle devam etti: " Hükümet eğer Filistinliler konusunda samimi ise bizim de buna inanmamızı bekliyorsa aynı duyarlılığı Afganistan ve Irak konusunda da göstermelidir. Aksi takdirde Filistinlilere olan bu ilginin arkasında Arap sermayesinin körfez sermayesinin olduğunu düşünmeye başlayacağız."

Katılımın yağan yoğun yağmura rağmen yüksek olduğu gözlenen basın açıklaması Tekbir ve tevhit sesleri arasında sona erdi.

 

 

Basın Açıklamasının tam metni

Bismillahirrahmanirrahim

Sayın Basın Mensupları
Kıymetli Kardeşlerim

İşgal, kan, sömürü ve katliam üzerine kurulmuş; kızıldereli kanı ve zencilerin sırtında şakırdayan kırbaçlarla serpilmiş; sabıkalı bir barbarlığın dünya halkları üzerindeki çirkin emellerini ifşa ve protesto etmek için burada toplandık.

Bugün dünyadaki ifsadın baş müsebbibi, ihtirasın ve azgınlığın sınırlarını sonuna kadar zorlayan, her santimi mazlum kanı üzerine kurulmuş sömürgeci korsanların ülkesi ABD'nin elçiliği önünde toplandık ve buradan dünya mülkünü sahiplenme hülyasına dalmış, dünya halklarını ahmak olarak görüp, türlü hilelerle kendine çekmeye çalışan bütün azgınlara sesleniyoruz.

Bugün, küresel ifsatlarını küresel barış kılıfıyla insanlara süslü göstermeye çalışan canilerin, asilerin, NATO'cuların efendisi ABD'nin karşısında ve bu Kan İmparatorluğunun elçiliği önünde; onların kirli oyunlarına asla kanmayacağımızı ve işgalci emperyalist zalimlerle yandaş konumuna asla düşmeyeceğimizi, işbirliğine rıza göstermeyeceğimizi haykırmak için buradayız.

Bizler bütün dünyanın gözü önünde, yalanlarıyla ve bin bir çeşit hileleriyle Irak'ı işgal eden ve ardından bölgede iki milyonu aşkın insanın ölümüne sebeb olan insanlık düşmanlarını bir kez daha teşhir etmek için buradayız. Yeryüzü hâkimiyetini kendi tekellerinde gören, Allah'ın hâkimiyetini yalnız göklere hapsedeceğini sanan bu zavallıların, bu çağdaş firavunların karşısına dikilerek; bütün menfaatleri, bütün hesapları ve bütün kirli politikaları bir kenara atarak hakkı haykırmak, katledilen, aşağılanan insanlığın onuru için; emperyalizme, işgal ve katliamlara Allah rızası için dur demek sorumluluğumuzu yerine getirmek için buradayız.

Bizler, karanlık planların gereği olarak Kabil'e ilk ABD bombasının düştüğü 7 Ekim 2001 tarihinden bu yana, yani tam dokuz yıldır, ABD ve NATO işgaline maruz kalan Müslüman Afgan halkına karşı organize bir şekilde sürdürülegelen katliamı, soykırımı ve köleleştirme projelerini lanetlemek için burdayız. Biz, topraklarını işgale karşı korumak için yaklaşık otuz küsür yıldır cansiperane mücadele veren onurlu insanların kendi topraklarındaki meşru müdafalarının niçin "terörizm" olarak lanse edildiğini sorgulamak ve gerçek terörist emperyalist devletleri ifşa etmek için buradayız.

Biz, Afgan İslami direnişinin, bağımsızlık mücadelesinin yanındayız; çünkü Allah'ın mülkü üzerinde hoyratça at koşturma sevdasında olan emperyalistlerin, dünyayı sömürerek yeryüzündeki bütün kaynakları istila ederek, bütün insanlığı kendilerine kul etmekten başka bir amaçlarının olmadığını çok iyi biliyoruz. Ve biz Müslüman kimliğimizle ve İslami sorumluluğumuzla, kalbinde iman olan herkesi, yüreğinde vicdan taşıyan her insanı, her tür ifsada ve sömürüye karşı durmaya, yoğun medya bombardımanına aklıselimle karşılık vererek mankurtlaştırılmaya karşı direnmeye, insanlığı katledenlerle birlik olmamaya, zulme karşı suskun kalmamaya, varlığıyla dünyanın her yerinde huzur ve güven ortamını tehdit eden ABD ve NATO'ya karşı durmaya çağırıyoruz.

Biz direnen mazlum Afgan halkının yanındayız. Çünkü biz de şimdi yaşadığımız ideolojik işgal öncesinde askeri işgal gördük, bizim ülkemiz de emperyalist güçlerin kirli postallarına şahit oldu. Ve o gün Afgan halkı bize dua ve yardımlarını esirgemedi. Biz Afgan direnişini destekliyoruz; çünkü bu direniş; çıkarları için insanların hayatlarını cehenneme çevirmekten çekinmeyen, kapitalist patronlara karşı yapılmaktadır. Çünkü bu direniş birilerinin dünyayı paylaşma heveslerini kursaklarına tıkamaktadır. Ve ayrıca Afgan direnişini desteklemek daha önce onların yardımını almış olan bu ülkenin tüm insanlarının vefa borcudur.

Afganistan'ın yönetiminin Afgan halkının eline bırakılmamasının ABD için ve küresel sermaye babaları için büyük önemi vardır. ABD'nin bir yandan Türkmen doğal gazının Hint Okyanusu'na ulaşmasını sağlayacak projeleri yürürlüğe koyması ve Rusya, Hindistan, Çin ve İran ittifakına karşı jeostratejik konum kazanması ancak Afganistan'da bir yer kapmasıyla sağlanabilir. Öte yandan ABD'nin Rusya'yı kendi sınırları içine hapsederek Orta Asya'nın fiili kontrolünü ele geçirmesi de Afganistan'a yerleşmek suretiyle gerçekleştirilebilir. BM'nin yayınladığı raporda 2001 yılındaki NATO işgalinden sonra Afganistan'da eroin yapımında kullanılan afyon üretiminin %80 oranında arttığı ifade edilmiştir. Geçen hafta Afganistan'ın Helmalt eyaletinde 15 bin askerin katılımıyla başlatılan işgal ve katliamların arkasında da bilindiği üzere bölgede huzur ve güvenin tesisi değil yine işgalcilerin kirli menfaat planları yatmaktadır. Ortada bu kadar menfaat dururken paraya tapan vahşi kapitalist sermayenin beşiği ABD'nin ve emperyalizmin silahlı gücü NATO'nun insanları katletmekten çekinmesi veya halkları köleleştirmekten kaçınması, bebeklere insaf etmesi beklenemez. Her zorluğun üstesinden parayla kalkacağını düşünen bu sığ kafalar, onurlu İslami direnişin pak mücahitlerini parayla satın alabileceklerini sanmaktadırlar. Hatta bu insanlık düşmanları güya istemeden katlettikleri bebeklerin karşılığı olarak ailelerine 500 dolar vereceklerini duyurmuşlardır. Bizde onların duymayan kulaklarına birkez daha işittirebilirmiyiz ümidiyle kapılarına dayandık ve soruyoruz.

Siz Ey zalimler! Bir bebeğin cennet kokusunu satın alabilir misiniz?
Ey insafsızlar! Bir Ananın yürek yangınını susturmaya güç yetirebilir misiniz?
Ey zavallılar! Kanlı paranızı kanlı ceplerinize koyun ve defolun bölgemizden…

Bütün bunlara ragmen Vietnam'da, Kore'de, Irak'ta Afganistan'da ve dünyanın birçok yerinde sömürü düzenini devam ettirmek adına, dünya halklarının başına bela olan ABD ve NATO'nun kula kulluk düzenine, işlediği cinayetlere ses çıkarmamak ne ile izah edilebilir. Dünyevi iktidar ve hırslar uğruna akıtılan bunca kanın hesabını sormak dururken neden bu katliamlara sessiz kalınmaktadır? Oysaki bu ülkede yaşayan herkes şunu çok iyi bilmektedir; ABD ve NATO gittiği yere barış, huzur ve güven değil; ancak kan, ölüm, sömürü ve fesat götürmüştür. Bu ikili, her zaman dünya halklarının düşmanı olmuştur. Buna rağmen neden Amerika'nın çıkarlarına tabii olunmuş ve hangi değer için savaştığından zerre kadar haberi olmayan 4500 bu ülke insanı KORE'ye ne olduğu belirsiz bir savaşa asker olarak sürüklenmiştir. Bu ülkenin siyasetinin sınırlarını neden halkımızın kök değerleri olan Adalet ve Hakkaniyet değil de menfaat ve rekabet belirlemiştir. İnsanlığın katledildiği, doğruluğun, dürüstlüğün ve bütün insani değerlerin yalnızca göz boyamak için kullanıldığı taguti bir sistemi özümsemek, ona itiraz etmemek, zalimlere teslim olmak, emperyalistlerle mazlum halkların kanı pahasına işbirliği yapmak insani erdemlerle, ahlaki değerlerle bağdaştırabilir mi?

Ülke çıkarları ve günü birlik menfaatler uğruna, insanlığın katledilmesine, onursuzluğun egemen kılınmasına seyirci kalınabilir mi? Bugün Afganistan'da kadınların, çocukların, masum sivillerin ve ülkelerini işgale karşı savunan insanların katledilmesine ortak olmak suçunun sorumluları, yarın hesap gününde ülke çıkarlarını ve stratejik dengeleri gözettiklerini belirterek yahut "biz muharip güç değildik yalnızca katliamı yapanlara lojistik destek sağlıyorduk" diyerek kurtulacaklarını mı sanmaktadırlar? Dün Rus işgaline karşı direnen Afgan yiğitlerine "mücahid" diyerek methiyeler yağdıranlar, işgalcinin adı ABD ve NATO olarak değişince neden mücahidlere "terörist" deme ihtiyacı hissetmişler ve ortaklarının teröründe işbirliği yapmak için sıraya girmişlerdir? Bu çifte standardı hangi vicdan kabullenebilir? Bugün aklıselim sahibi herkes şunu bilmektedir ki; Nato'ya dâhil olmak, mazlum halkların kanına elini bulaştırmak, emperyalist ABD'ye ve onun çıkarlarına hizmet etmektir. Çanakkale'de İngiltere'nin yanında müslümanlara karşı savaşmaya gelen Yeni Zelandalı askerler ne kadar hürse, Kore için, Afganistan için, Somali için daha doğrusu emperyalistlerin iğrenç çıkarları için cephelere sürüklenen askerler de o kadar hürdür. Bugün ne yazık ki bizler, uluslar arası konjonktür müsaade ettiğinde belirli adımları atabilen iktidarların yönetiminde, emperyalistlerin müsaade ettiği kadar kendimizi hür ve bağımsız hissediyoruz. Ne yazık ki bizler, darbecilerin de, onlara karşı demokrasi mücadelesi verdiğini zannedenlerin de, ABD'nin müsaade ettiği ölçüde emellerini gerçekleştirebildikleri bir ülkenin insanlarıyız.

Bugün ülke içerisinde kutuplaşmayı körükleyenler, Kürt sorunu, katsayı sorunu ve tekel işçileri eylemi gibi meselelerde bile adaleti ve hakkaniyeti bir kenara bırakarak sadece zıtlaşmak adına birbirlerinin kuyusunu kazıp arada masum halkı perişan edenler, söz küresel güçlerin emirlerine geldiğinde "İşittik ve İtaat ettik dercesine" sessiz bir şekilde icraatlarını yerine getirmekte ve kolayca uzlaşı vermektedirler. Bu gün birbirine muhalif gibi görünen Hükümet, Muhalefet ve Genelkurmay gibi kurumlar iş Afganistan'a asker gönderme konusuna gelince, yek vücüt olmakta ve birden olgunlaşarak birbirlerinin kararlarını saygıyla karşılamaktadırlar. Ne acıdır ki, İşgalci NATO ve ABD yanında Afgan Halkına ve Taliban Mücahidlerine kurşun sıkan işbirlikçi Karzai'nin Askerleri, bizim memleketimizde Isparta'da eğitilmektedir. Halkımız ise muharip güç olunmadığı aldatmacasıyla avutulmaya çalışılmaktadır. İnsanlık suçu faili katil Raşid Dustum da, Çeçen komutanlarını ve ailelerini zorla Rusya'ya iade etmekten çekinmeyen hükümet tarafından Türkiye'de ağırlanmakta, desteklenmektedir.

Bizler bütün bu kuşatılmışlığımıza rağmen bu zillete, bu aldatmacaya karşı yalnız Allah'a dayanarak Hakkın ve Hakikatin Savunucuları olmaya gayret ediyor Firavun rejimi ABD'ye ve Batı emperyalizminin silahlı gücü NATO'ya soruyoruz:

Dünyanın Jandarmalığını yapma görevini size kim vermiştir?
Kimin asi, kimin muti olduğuna ancak Alemlerin Rabbi karar verirken, siz kim oluyorsunuz da Rabbim Allah'tır diyen ve Allah'ın emaneti olan topraklarını, ırzlarını, haklarını işgalcilere karşı savunan onurlu insanların ülkelerine tecavüz ediyor ve onları yurtlarından çıkarmaya çalışıyorsunuz?

Halkların kaynaklarını gasbetme yetkisini kimden aldınız? Dünyadaki enerji kaynaklarının hakimiyetini size kim vaad etti? Siz masum erkekleri öldürüyor, namuslu kadınlara ve kızlara tecavüz ediyor, bebekleri katlediyorsunuz. Bu halinizle atanız Firavun'a ve onun denizde gark olmuş ordusuna ne kadar da benziyorsunuz? İnşallah sonunuz mazlumların kanında Firavun gibi boğulmak olacaktır.

Bugün Allah'ı hiçe sayarak Allah'ın arzında hâkimiyet kurmaya çalışan ABD ve NATO bütün dünya halklarının hakkını açıkça gasbetme stratejisi güden şer güçlerin başını oluşturmaktadır. Emperyalistlerin, katillerin yanında yer alanların, onlarla stratejik veya model ortaklıklar kuranların hiçbir mazereti kabul edilebilir olamaz. Bizler, yeryüzünü kana bulayan ve mazlum Müslüman halkların kanını akıtmaktan çekinmeyen ABD'yi ve emperyal katliam aracı NATO'yu lanetliyoruz ve bütün hilelere rağmen onurunu yitirmememiş, vicdanını köreltmemiş, hayatını menfaate göre değil hakkaniyete ve adalete göre düzenleme çabası içinde olan insanlara sesleniyoruz.

Gelin! Bu vahşi işgal ve katliama seyirci kalmayalım
Gelin! ABD ve NATO katliamlarına karşı mazlum müslüman halkların yanında yer aldığımızı ortaya koyalım

Gelin! "mazlum bir halk yokedilirken ve milyonlarca masum aldatılırken ne yaptınız?" sorusuna cevap hazırlamaya çalışalım.
Gelin! Hep birlikte Firavuni zorbalığa karşı, yalnız Hakka dayanarak onurlu bir ses yükseltelim.
Ve unutmayalım ki; zalimlerin yanında aktif ya da pasif yer almak, Cehennemdeki mevkilerinizin katlarını değiştirmekten başka hiçbir işe yaramaz…

Bu içerik 2608 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon