Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2023
 
Hutbe: Kitab’a sımsıkı sarılıp namazı ikâme etmek
Tarih: 06/01/2023
   


"Kitab´a sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz Biz salih olanların ecrini zayi etmeyiz." (En’am: 170)

Hutbe: Kitab’a sımsıkı sarılıp namazı ikâme etmek 

"Kitab'a sımsıkı sarılanlara ve namazı dosdoğru kılanlara gelince, şüphesiz Biz salih olanların ecrini zayi etmeyiz." (En’am: 170)

Kardeşlerim, bugün Hicrî Cemâziye’l-Âhir ayının 14’ü 1444/Cuma
Hutbemize konu yaptığımız âyet-i kerime’de Rabbimizin uyarılarını şöyle anlayabiliriz:
“Allah’ın kitabına sımsıkı sarılanlar ve insanların da ona sarılmasını sağlayıp öğütleyenler ve namazı ayağa kaldırıp hayatlarını namazla özdeşleştirenler, çevrelerine namaz eğitimi verenler, namaz konusunda emr-i bil’ma’ruf yapanlar var ya işte Biz o ıslahçıların, o kendileri sâlih olup aynı zamanda çevrelerini de ıslah etmeye çalışan muslihînin amellerini, ecirlerini zâyi etmeyeceğiz.”  
Burada kendilerinden söz alınan ve kitabın muhtevasını incelediği halde incelediği kitaba sarılmayan, onu uygulamaya koymayan, düşüncelerinde, hareketlerinde ve hayatlarında ona başvurmayan ve bağlanmayanlara üstü kapalı olarak değinilmektedir. Âyet-i kerime genel bir hüküm niteliğindedir. Bütün şartlarda her kuşağa mesajını eksiksiz olarak vermektedir.
"Sarılırlar" sözcüğünün ifade tarzı, rahatlıkla algılanabilecek ve görülebilecek bir manayı tasvir eder gibidir. Kitaba, kuvvet, ciddiyet ve kesinlikle sarılmanın tablosudur. Yüce Allah kendi kitabına ve hükümlerine bu şekilde sarılmalarını ister. Gerçeği kabul etmekten kaçmadan, baskı yapmadan ve taassuba koşmadan...
Bu ayette Kitab'a sarılmanın ibadetlerle beraber verilmesi özel bir anlam ifade etmektedir. Buradan anlaşılıyor ki, bu hayatın düzelmesi için Kitab'ın insanın hayatında uygulanması gerektiği gibi, insanların kalplerinin düzelmesi için de ibadet amaçlı davranışların yerine getirilmesi gerekmektedir. Bu iki unsur, insanın hayatını, iç dünyasını düzeltecek ilâhi sistemin iki kesimini oluşturmaktadır. Bu iki ana unsur olmadan hayatı ve insanın iç dünyasını düzeltmek mümkün değildir. Âyetin son kısmı bu düzeltmeye işaret etmektedir: "Hiç kuşkusuz Biz salih amel işleyenlerin mükâfatını kayba uğramaksızın tam olarak veririz."
Evet, Kitab’a sarılmak kitabın şu cismine sarılıp, onu bağrına basıp onunla yatıp kalkmak değildir. Kitabın âyetlerini ve o âyetlerin ortaya koyduğu manâyı hiç kaybetmeden hayatta uygulamaya çalışarak onu muhafaza etmek demektir. Ben bu kitap olmadan yol bulamam, Kur’an’sız hayat programı yapıp cennete ulaşamam diyerek kitabın âyetlerine sarılıp, sürekli yolunu ona sormak ve onunla bir hayat yaşamak demektir.
Bir de namazı ikâme edenler. Yani kitaba sarılmalarının ispatı olarak, kitaptan mesaj almalarının pratikteki ilk eylemi olarak namazı ikâme edenler.
Değerli mü’minler, salât aslında yöneliş demektir. İnsanın bütün varlığıyla, içiyle dışıyla Rabbine yönelişinin adıdır namaz. İşte hayatımızda bunu gerçekleştirmemizi istiyor Rabbimiz. Tüm hayatımızla kendisine yönelmemizi istiyor. Bunun için namazı ikâme etmemizi istiyor.
İkâme doğrultmak, ayağa kaldırmak demektir. Namazın ikâmesi de hayatın namazla doğrultulması demektir. Kişinin imanıyla doğrulması, imanını ayağa kaldırması, hayatını iman kaynaklı yaşamaya karar vermesi demektir. Ka’be’nin avlusunda namazla doğrulan Allah’ın Resûlü etrafındakilere bir şeyler söylemeye çalışıyordu. Namazıyla hayatı şekillendirmeye ve o hayatta putları devirip onların yerine Allah’ın egemenliğini kurmaya çalışıyordu. Öyleyse namaz hayata hâkim olmalıdır. İşte böylece Kitab’a sımsıkı sarılıp bunun gereği olarak da namazı ikâme edenlerin yani muslihînin ecirlerini zâyi etmeyeceğiz diyor Rabbimiz.
Demek ki bundan da anlıyoruz ki namaz ıslahmış ve namazı ikâme edenler ıslahçılarmış. İnsanın kendisini ıslah etmesiyle beraber aynı zamanda muslih de olması gerekmektedir. Yani, kendisi sâlih olmakla birlikte başkalarını da ıslah etmesi gerekmektedir.
Namaz Allah’la konuşmak, Allah’la sözleşmek demektir. O sözleşmeye göre bir hayat yaşayacağına söz vermek demektir. Namaza endeksli bir hayat yaşamaya, hayatı düzenleyecek bir namaz kılmaya sözleşmek demektir. Hukuka etkili, eğitime etkili, ekonomiye etkili, kazanmaya-harcamaya ve tüm hayat birimlerine etkili bir namaz kılmaya ve bunun gereği olarak da namazda alınan mesajla hayatı düzenlemeye sözleşmek demektir. İşte bu sebepten kavmi Şuayb (a.s.)’a: “Ey Şu'ayb! Babalarımızın taptığını yahut mallarımız hakkında dilediğimizi yapmayı terk etmemizi sana namazın mı emrediyor.” (Hud: 87) diyordu.
Elbette böyle bir namaz kılabilmek için de Kitab’a sımsıkı sarılmak gerekmektedir. Kitab’ı bir an bile elimizden düşürmememiz, onunla oturup onunla kalkmamız, onu hayata tatbik etmemiz gerekmektedir. Biz kendimiz böyle sürekli onunla beraberliğimizi sürdürdüğümüz gibi, etrafımızdaki insanlara da onu ulaştırma çabası içinde olmamız gerekmektedir. Bu, şereflilerin en şereflisi olan Allah elçilerinin yoludur. Tüm Allah elçileri hayatları boyunca bunu yapmışlar. Kendileri Allah’ın kitabına sımsıkı sarılmışlar, onu kendilerinden kendilerini ondan ayırmamışlar, hayatlarını onunla düzenlemişler ve çevrelerindeki insanlara da sürekli onu duyurmuşlardır.
06.01.2023
Hazırlayan: Emrullah AYAN

Bu içerik 575 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon