Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2022
 
Hutbe: Allah’tan başkalarını rab edinmek
Tarih: 04/11/2022
   


"(Yahudiler) Allah´ı bırakıp, hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih´i rabler edindiler. Oysa bunlar da ancak, tek olan Allah´a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O´ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır."(Tevbe: 31)

Hutbe: Allah’tan başkalarını rab edinmek 
"(Yahudiler) Allah'ı bırakıp, hahamlarını; (Hıristiyanlar ise) rahiplerini ve Meryem oğlu Mesih'i rabler edindiler. Oysa bunlar da ancak, tek olan Allah'a ibadet etmekle emrolunmuşlardır. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O, onların ortak koştukları her şeyden uzaktır."(Tevbe: 31)
Kardeşlerim, bugün Hicrî Rabiu’l-Âhir ayının 9’u 1444/Cuma
"...Hahamlarını ve rahiplerini rabbler edindiler...": Âyetimizin bu kısmının gerçek manasını, bizzat Peygamber (S) kendisi açıkladı. Dolayısıyla Rasulullah (S)’in bu hadis-i şerifi; Allah'ın kitabına yetki tanımaksızın, onu hesaba katmaksızın helâl ve haramın sınırlarını belirleme yetkisini kendilerinde görenlerin nefislerini ilah ve rabb edindiklerini, onlara hüküm verme ve kanun koyma yetkisi tanıyanların da onları rabler edindiklerini göstermiş olmaktadır.
Ehl-i Kitabın sapıklığını gündeme getiren bu âyet-i kerîme nâzil olduğu zaman âyetin nüzûlünden çok kısa bir süre önce Hıristiyanlıktan İslâm’a giren Adiy Bin Hatem Rasulullah (S)’e gelerek şöyle diyordu:
“ ‘Ey Allah’ın Resulü, biz Hıristiyan iken Allah’tan başkalarına asla kulluk etmiyorduk. Burada anlatılan kulluk da neyin nesi?’ der. Bunun üzerine Allah’ın Resulü ona şöyle sorar: ‘Ey Adiy, söyler misin bana, sizin papazlarınız, din adamlarınız, siyasîleriniz Allah’ın haramlarına/yasaklarına aykırı size bir kısım şeyleri emrederlerdi de siz onların bu emirlerini yerine getirir miydiniz?’ Adiy, ‘evet yerine getirirdik’ der. ‘Peki onlar, Allah’ın sizin için helâl kıldığı bir kısım şeyleri yasaklardı da siz onların bu yasaklarına tâbi olur muydunuz? Onların yasakladıklarını Allah yasağı gibi bilmiyor muydunuz? Onlar Allah’ın yasak kıldıklarına yasak değil serbest deyince siz de aynen bunu kabul etmiyor muydunuz?’ Adiy ‘evet’ deyince, Allah’ın Resulü: ‘Zâlike hiye ibadetün’ yani, işte bu onlara ibadetin ta kendisidir’ buyurdu.”
İşte onları Allah berisinde rab edinmek ve onlara kulluk yapmak budur.
Evet, öyleyse kişinin hayatında Allah makamında oluş şeklinde helâl ve haram koymak, emir ve yasaklarda bulunmak rabliktir bunu unutmayalım. Yani bir karar merciini ve ondan çıkan kararları ilâhî kararlar seviyesine çıkarmak onları rab ve ilah edinmek demektir.
Onların, Allah'a oğullar isnad etmek ve kanunları yapma yetkisini Allah'tan başka kimselere vermekle itham edildiklerine ayrıca dikkat edilmesi gerekir. Bu iki husus Allah'ın varlığına inansalar bile, onların O'na inandıklarına dair iddialarının inandırıcı olmadığını ispat eder. Allah hakkındaki böyle yanlış bir kavrayış, mensuplarının Allah'a olan inançlarını anlamsız kılar.Onlar Allah’ı bıraktılar da Onun berisinde Hahamlarını, papazlarını, Meryem oğlu Mesih’i rabler edindiler. Oysa onlar sadece tek İlâh olan Allah’a kullukla emrolunmuşlardı. Sadece tek rab ve İlâh olan Allah’ı dinlemekle emrolunmuşlardı. Haram-helâl sınırlarını belirleme noktasında, hayat programını tespit etme konusunda, yasa koyma konusunda sadece Allah’ı dinlemeleri gerekirken, onlar Allah’ı bıraktılar da O’nun dûnunda, O’nun alt konumunda Hahamlarına, Rahiplerine, siyasîlerine itaat edip tâbi oldular. Böylece Allah’ı bırakıp onlara kulluk ettiler.
Yasa belirleme yetkisini Allah’tan başkalarına verdiler. Allah’ın emir ve yasaklarını değil de onların emir ve yasaklarını dinlediler. Kendilerini Allah’tan başkalarına nisbet ettiler.
Meselâ birileri Allah’a rağmen çıkıp; ben sizin şu kıyafetinizi yasaklıyorum, et yemenizi yasaklıyorum. Şöyle veya böyle düşünmenizi yasaklıyorum. Veya ben sizin eğitiminizin, hukukunuzun, kılık-kıyafetinizin şöyle olmasını istiyorum. Yaşayışınızın, mirasınızın, kazanmanızın, harcamanızın şöyle olmasını emrediyorum. Şu işi, şu kıyafeti, şu alfabeyi, şu anlayışı sizin için yasaklıyorum dese o kişi rablik iddiasında bulunmuş demektir.
Onu öylece razı olarak kabullenen, itirazsız gönül rahatlığıyla onun bu emir ve arzularını uygulayan kişi de Allah’a şirk koşmuş olarak onun kuludur.
Evet, eğer birileri Allah’ın hüküm koymadığı bir konuda bir hüküm koyarsa veya Allah’ın hüküm koyup yasakladığını emreder, emrettiğini yasaklarsa yani, Allah’ın helâllerini yasaklar, yasaklarını helâllerse, onun bu hareketini yol olarak, yasa olarak uygulayan kişi müşriktir, öbürü de onun rabbidir.
Halbuki insanlar tek bir rabbe, tek bir İlâha kulluğun dışında başka hiç kimseye kulluk etmemekle emrolunmuşlardı. Çünkü O Allah kendisinden başka ilâh olmayandır. Kendisinden başka kullarının hayatına program yapma hakkına ve yetkisine sahip hiçbir varlık yoktur.
04.11.2022
Hazırlayan: Emrullah AYAN

 

Bu içerik 399 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon