Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2021
 
Hutbe: Müslüman Olmakla Emrolunduk
Tarih: 10/09/2021
   


“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün. “ (Âl-i İmran: 102)

Hutbe: Müslüman Olmakla Emrolunduk
 
“Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün. “ (Âl-i İmran: 102)
"O'nun hiçbir ortağı yoktur. İşte ben bununla emrolundum. Ben Müslümanların ilkiyim." (En’am: 163)
Değerli kardeşlerim, bugün Hicrî 1443 Safer ay’ının 4’ü Cuma rabbimiz günlerimizi ve hayatımızı bereketli kılsın.
Hutbemizin Müslüman olmakla emrolunduk konusu üzerine olacak. Rabbimiz hepimize tesirini halk eylesin.
Yukarıda okumuş olduğum âyet-i kerimelerde Rabbimiz çok açık ve net olarak bizlere Müslüman olmamızı ve hayatın tamamını yani 7/24 Müslüman kavramının içeriğini doldurarak yaşayıp, Müslüman olarak ölmemizi emretmektedir. Âyette geçen; Muttaqî kavramına Kur’an bütünlüğünde bakıldığında Allah’tan korkmak olarak anlamlandırmanın doğru bir tesbit olmadığını görülür. Kur’an’da konu, yakın ilişkisi olan Haşyet, Havf, Mü’min, Hidayet, Müslim gibi kavramlarla da irtibatlandırılarak değerlendirilmelidir. Sevdiği, saydığı bir zatı gücendirmekten, Onu üzmekten kaygılanılan bir algıyla hareket etmektir takva. Sorumlu, bilinçli ve titiz davranmaktır, Rabbe bakabilecek bir yüze sahip olmaktır takva. 
Rabbimiz âyetin devamında Allah’a hiçbir kişi ya da kurumu, canlı ya da ölü, hiçbir şeyi ortak koşmadan, itaat edip, teslim olmamızı ve Müslümanlar olarak can vermemizi bizlerden talep edilmektedir. Bu öyle bir teslimiyettir ki, aynen ölünün yıkayıcısına veya silah karşısındaki bir şahsın teslimiyetinden farksız, fakat korkudan değil, belki gönülden gelen bir boyun bükmeyi içeren, saygı dolu, insanı büyük bir huzura kavuşturan bir teslimiyettir.
Yerde ve gökte, doğuda ve batıda, sabah akşam, evde ve işte, cadde ve sokakta, hayatın her anında ve her alanında Rabbimizin hükümlerine içten gelerek teslim olmak, işte Müslümanlık bunu gerektirir. Zaten Rabbimiz de insan fıtratını bu kıvamda yaratmıştır. Rasül’ün buyurduğu gibi “Her yeni doğan çocuk İslâm fıtratıyla doğar ancak o çocuğu anne-baba ve çevresi farklı bir dine yönlendirir.”
Olumsuz çevre şartları ve yönlendirmelerin olmadığı her ortamda her insan çok rahat Allah’ı bilme, bulma, ona güvenme melekesi ile fıtrat dinini bulur.
Müslümanlar olarak ölmek de elbette hayatı Müslümana yakışır bir kişilik ve kimlikle yaşamakla ve yakın gelene dek ona kul olmakla mümkündür. Öyleyse bizler, Rabbimizin “Müslümanlar olarak ölün” beyanı ile yetinip, hayatın her anında ve alanında Müslüman ismini, kimliğini izzet ve şerefle taşımalıyız. Bu kimliği muhafaza etmeye, hayatımızı O’na adamaya, azamî gayret göstermeli, onu bozacak, kimlik kargaşasına meydan verecek, dolayısıyla yaptıklarımızı boşa çıkaracak söz ve davranışlardan uzak durmalıyız.
Değerli Müslümanlar!                                                                                                         
İslâm’ın önüne ve arkasına bir takım “ci, cu” gibi ekler, ideolojik tamlamalar getirerek İslâm’ı eksik görme anlayışına götürecek tavırlardan uzak durmalıyız. Yoksa bu ismi eksik ve yetersiz mi görmekteyiz hâşâ! Ya da bazı konu ve kavramları ön plana çıkarmak amaçlı ifadeler kullanmamalıyız. İslâm dışı kelime ve kavramları, sanki İslâm’da da varmış gibi sahiplenmek durumuna düşmemeliyiz.                                         
İslâm ve Müslümanlık kavramını yetersiz görenlerin getirdikleri ekler, beşerî ideolojilere ait kullanımlardır. Oysaki İslâm, hiçbir din ve ideolojik eklentiyi kabul etmez. Nasıl ki; Hıristiyan Müslüman olunamayacağı gibi, Demokrat Müslüman,  Muhafazakâr Müslüman, Liberal Müslüman, Anti Kapitalist Müslüman, Sağcı Müslüman, Laik Müslüman da olunamaz. Bunu iddia edenler, İslâm’ı başka ideolojilere muhtaç görme zilletine düşmektedirler.                                                             
Bu tarz yanlış algılar; kendisine güvenememekten, karşısındakini güçlü görüp kendisini yetersiz görmekten, Kur’an’dan yeterince habersiz olmaktan kaynaklanan batıl görüşlerin tezahürleridir. Oysaki İslâm’ın, zaten haksız kazanca, sermayenin tahakkümüne, zulme, kadınıyla erkeğiyle insanların ezilmesine, baskıya, dayatmaya, karşı net tavırları ortadadır. İslam’ın inanç fikir ve din hürriyetine gösterdiği hoşgörü, adalet ve meşveret gibi konulardaki önerilerini sanki yetersiz görüp beşerî ideolojilerden ödünç düşünce ve tanımlamalar almak İslâm’ı dolayısıyla Allah’ı eksik görmek anlamına gelmektedir. Saydığımız konulardaki uygulamalarda bir takım eksiklikler ve yanlışlıklar varsa da bu Müslümanların zaafıdır.                                         
Rabbimiz bizlerin ismini Kitabında çok net olarak ortaya koyarak şöyle buyurmaktadır: “Allah sizi hem daha önce, hem de Kur’an’da Müslüman diye isimlendirdi ki Peygamber size şahid olsun, siz de insanlara şahid olasınız.” (Hac: 78) âyet-i kerimesi bizlere ve bizden önceki Peygamber ümmetlerine de Müslüman ismini taktığını ifade ederek, oluşabilecek fikrî, zihnî karışıklıkları kesin olarak ortadan kaldırmıştır. İslâm ve dolayısıyla Müslümanlık hayatın her alanını ve zamanını kuşatacak sorunlarını çözebilecek temel kıstaslara sahip bir yapıdadır. Kulluğu Allah’a has kılmakta Kitab’ı hayatın her alanına okumakla Allah’ı hayata karıştırmakla mümkün olabilecektir. Yoksa Müslümanlık belli zamanlarda uygulanıp, tekrar ihtiyaç duyulunca gündeme alınacak beşeri dünya görüşlerinin koltuk değneği değildir. Yakîn yani ölüm gelene kadar yaşanması gereken, Rabbimizin bizden istediği hayat tarzıdır.
Rabbimiz bizlere kendisine gereği gibi kulluk yapmayı kolaylaştırsın, Müslüman kimliğini ölüm gelene kadar şerefle taşımayı lutfeylesin, başka isimlerle yaşayıp, anılmak zilletinden cümlemizi muhafaza eylesin. Âmin                                                  10.09.2021 
Hazırlayan: Hayati İSAOĞLU
 
Bu içerik 720 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Hayati İsaoğlu
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon