Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   DİĞER  >  2020
 
Pamak: Suçumu Seviyorum
Tarih: 18/11/2020
   


Pamak: Suçumu Seviyorum

Son beş yılda tekrar azgınlaşıp terör estirmeye başlayan Kemalizm, iktidarı, güvenlik güçleri ve yargısıyla Müslüman avına çıkmış bulunuyor. Bir yandan çocuklar ideolojik eğitim/öğütüm tornasından geçirilip zorbalıkla sekülerleştirilmeye çalışılırken, Kemalizmin putlarına tazime ve hatta son yıllarda secde etmeye zorlanırken, diğer yandan muhafazakar kitleler “Allah ile aldatılarak” kemalizmin hedeflerine uyumlu hale gelmeye ikna ediliyor. Muhalif birçok Müslüman ve iktidardan bağımsız kalmaya çalışan İslamî faaliyet grupları ise baskı ve sindirme amaçlı saldırılara muhatap kılınıyor. İkinci bir “28 Şubat süreci” yaşanıyor. Bu “yeni 28 Şubat”, AKP şemsiyesi altında “eski 28 Şubat” zalimlerinin (Ergenekoncu ulusalcı Kemalistler ile Türkçü Kemalistlerin) yeniden iş başı yapmasıyla, bu sefer daha cüretkâr uygulamalara imza atarak sürdürülüyor. Birçok Müslüman, atılan iftiralarla cezaevlerine atılıyor, ağır cezalara çarptırılıyor. Birinci 28 Şubat’ta haksız yere ceza verilenlere, onlara zulmeden Ergenekonculara verilen yeniden yargılanma hakkı verilmeyerek, zulüm ısrarla sürdürülüyor.

Diğer taraftan, “Atatürk ilah mıdır?” sorusunu soran ve Atatürk’ün ilahlaştırılıp herkese dayatılmasına karşı çıkan bir Müslüman kızımız hemen gözaltına alınırken, Kur’an ayetlerini paylaşan astsubay, “Peygamber Ocağı” olarak yutturulan ordudan ihraç ediliyor. Aynı şekilde sosyal medyada “hilafet” rumuzuyla “tevhid bayrağını” paylaşan gece bekçisi hakkında da valilikçe soruşturma başlatılıyor. Bu tür Kemalist zulüm örnekleri maalesef giderek artıyor. Özetle yeni 28 Şubat süreci, suret-i haktan görünenlerin koruması altında daha acımasız ve saldırgan biçimde Kemalizm terörü estirmeyi sürdürüyor.

Kemalist zorbalığa karşı birinci 28 Şubat sürecinde yaptığım mücadele sebebiyle, 1999-2000 yıllarında Almanya’da muhacir olarak bulunduğum dönemde yaptığım geçmişe dair sorgulamayı, daha özlü bir biçimde bir de şiir formunda anlatayım diye yazdığım ve henüz yayınlanmamış olan “Hicrette Muhasebe” kitabımdan daha önce bahsetmiştim. Bu kitaptan bazı bölümleri de zaman zaman paylaşmıştım. İşte Kemalist zorbalığın bugün hâlâ sürdürülmesi sebebiyle, henüz yayınlanmamış olan bu kitaptan başka bazı bölümleri daha, imanın şartlarının suç sayıldığı bu süreçte güncelliği nedeniyle paylaşmak istiyorum.

 

Tek Rabb’e kulluk yapmak, tağuta göre suçtu
Tağutî düzenlerde, tevhidi yaymak güçtü

Onurlu ve mü’mince yaşamak,“suç”ların şereflisi
Kurtuluş için bu “suçu” işlemeli, her insan nefsi

Zulme rağmen, hiç yitirmedim azmimi, umudumu
Çünkü tercihimden memnunum, seviyorum “suç”umu

Gelin, Tağuti Sistemi Tahlil Edelim

Kuruluş

Bazıları savundu, şu Amerikancı “manda”yı
“Devrim” yaptım diyense, batıya verdi kumandayı

Yunan’la savaşıp, “yedi düvelle savaştık” dendi
İngiliz’le işbirliği, böyle gizlenmek istendi

Çok kan döküp geçilmişken Çanakkale boğaz yolu
Neden sessiz ve savaşsız terk ettiler İstanbul’u?

Hilafet ve İslam’ı dışlamak, şart koşuldu onlara
İngiltere, Fransa, İtalya ile uzlaşanlara

Onlar ise zaten gönüllüydü, İslam’dan sapmaya
Pozitivizm yöneltmişti, hevalarına tapmaya

Sözde kabul edilmezken Amerikan mandası
Oldular, İslam’a karşı Batı’nın payandası

Bunca insan öldü, sonuç yine Batı hegemonyası
Ekonomi, kültür ve siyasetin Batı’da kumandası

İslamî kimliği imha için kurulan ittifak
Tedbir aldı, İslam ufkunda sökmesin diye şafak

Kurtarmayan savaşın, “kurtuluş savaşı” kondu adı
Tam teslimiyetle dayatıldı, Batı’nın her muradı

Savaştan sonra, hep Batı hâkim oldu ve diretti
Ülkeyi de, hep onun işbirlikçileri yönetti

Binlerce insanımız kaybedildi, tüm cephelerde
Kurtuluş ve bağımsızlıksa, hâlâ çok ötelerde

Eğer “manda” olsaydı ve Amerika yönetseydi bizi
Belki bu kadar yok edemezdi, İslamî kimliğimizi

Mandacının amacı, yalnız ekonomik sömürü
Korkar, yok edemezdi dini kimlik ve kültürü

“Manda” çoktan bitmiş, özgürlük gelmiş olurdu
Korunan kimlikle halk, gerçekten kurtulurdu

İşbirlikçi daha zalim oldu, halkı içinden vurdu
Halk ise onu kendinden sandı ve itaatkâr durdu

Mandacı yapsa idi, bunların yaptığı zulümü
Mutlaka ayaklanırdı, halkın büyük bölümü

Maraş halkı, başörtüye uzanan “gâvur”u vurdu
Aynı halk, daha şedit yerli zulme hep sessiz durdu

Böyle oldu, içinden çıkana sessiz kaldı halkımız
Maalesef dezavantaj oldu, sömürge olmamamız

Öyle zulümler yaptılar ki, Batı’ya uymak için
Bunu sömürgeci yapmazdı, ülkeyi soymak için

Zorla dönüştürdü halkı, birkaç Batıcı“ittihatçı”
Baskı ve hileyle hâkim oldu, Batılı üçkâğıtçı

Hakim oldu ulusçu Kemalizm, laiklik, demagoji
Taklitle batıdan getirildi, resmi ideoloji

Emperyalizme sığınıp, kulu olundu bâtılın
Kültürü dayatıldı, sözde savaşılan Batı’nın

Bu sebeple kıydılar da, on binlerin canına
Baştan beri bulandılar, mazlumların kanına

Kurulan Batıcı Ulus Devletti

Halka rağmen kurulan devlet, laik ulus devletti
Tepeden dayatansa, laik jakoben bir elitti

Halklar hiç kâle alınmadı, kaderi hep zilletti
“Halka hizmet” yerine, istenen hep “kör itaat”ti

Pozitivizm ilkelerini, mal ederek devlete
“Kelleler kopardılar”, benimsetmek için “millete”

Başkası bile olamadı, kör taklit halkı boğdu
Kökten koparılınca, niteliksiz bir ucube doğdu

“Kanun devleti” kurup, dediler “hukuk devleti”
Kanuna da uymayınca, geldi zulmün zilleti

“Demokratik hukuk devleti”yle, aldattılar “milleti”
Haksızlık ve keyfilik üretti, bu despotluk illeti

Benimsenen fikir ki; “devlet-i ebed müddet”ti
Her şeye sahip ve malik, “ilah devlet” demekti

Kulluk istendi “Devlet”e, birey ile toplumdan
Hak ve özgürlük, ona kurban edildi her zaman

Üstelik, laiklik, Kemalizm çoğunda bir imajdı
Sanki, yolsuzluğu ve zulmü örten bir kamuflajdı

Soyguncular, zalimler, hep bu imajla aklandı
Bu örtüyle, sistemdeki kirler kolay saklandı

Hep darbe, çete kullanıldı, halkı sindirmek için
Seküler dönüşümü, zorla kabul ettirmek için

“Halka rağmen halk için”di, bu zalimlerin sloganı
Amaç, şirkle kuşatıp yok etmekti, İslamî olanı

İdeolojik Zulüm

“İstiklâl mahkemeleri”nde, âlimleri katlettiler
İslami eğitimi yok edip, fıtratı kirlettiler

Geçmişi silmek için yaptılar, “harf inkılabı”nı
Amaç kesmekti, toplumun kaynakla irtibatını

Hedef toplumsal hafızayı silmek, sıfırlamaktı
Yalnız Batıcı seküler kültürü hatırlamaktı

Amaç, halkı, bu değersizlikte boğmak değilse eğer
Neden yok edildi, “İyi, doğru, güzel”e dair her değer

Zulüm yaptılar, yine de kaynağa ulaşana
Hep “havuç” dağıttılar, “resmi din”le uzlaşana

Ulusçulukla, ümmeti dışladılar en baştan
Laiklik adına, İslam’ı kovdular hayattan

Vahyi reddedip de, ilah edindiler hevayı
Hep kula kullukla kirlettiler, güzel dünyayı

İnsan, böyle yabancılaştı kendine ve Rabbine
Birbirinin kurdu oldu ve zulmetti hemcinsine

Görüşü kutsanıp,“ ileri” sayıldı bir fâninin
“İrtica”sayıldı vahyi, onu da öldüren Rabb’in

Değiştirmeye cür’et eden, Rabb’in muhkem vahyini
“Değiştirilemez” yaptı, bir fâninin ilkesini

Rabb’in vahyine sadakatimiz, “dogmatik” bulundu
Laik Kemalizm,  dogmanın tam karşılığını sundu

Kemalizm doğmadan ölmüştü, zaten halktan geriydi
Kur’an, kıyamete dek geçerli, her çağda ileriydi

Sistem; Kurtulduk Sananları, Aldatıcı Bir Serap
Hakları ve Hürriyeti Yok Etti, Sözde İnkılâp

İdeolojik baskıyla, egemen sistem dehşet saçtı
Bu, şahsiyetleri bozdu, ikiyüzlülüğe yol açtı

Öz yurdunda yok edildi, Müslüman’ın temel hakları
Getirildi; örgütlenme, eğitim, tebliğ yasakları

Lozan ile güvencede, tüm azınlık hakları
Müslüman’a zindan oldu, İslam’ın toprakları

Müslüman mahrum bırakıldı, azınlık haklarından
İnancı kovulmak istendi, kendi topraklarından

İnsanca, Müslümanca yaşamak, hep suç sayıldı
Bâtıl fikir, inanç, kimlik, kıyafet dayatıldı

“İrtica” yaftasıyla dışlandı, Allah’ın şeriatı
Hâkim kılındı, heva ürünü, beşerin fikriyatı

Kanun aldılar, İtalya, İsviçre ve Fransa’dan
Kültür ithal edildi, tefessüh etmiş Avrupa’dan

Baştan yöneldiler, “devrim”le yok etmeye İslam’ı
Sonraki “tesettür yasağı”, bu zulmün bir devamı

Batı, “Kur’anı kapatın kadını açın” diyordu
Batılı vur deyince, işbirlikçi öldürüyordu

Şeriata düşmanlıktı, bu tesettür yasağı
Kur’an’da, tuğyanın yeri “hayvandan da aşağı”

Halka zorla giydirip, Avrupa’nın şapkasını
Yaptık diye övündüler, “ inkılâp”ın hasını

Müslüman halk istemedi, “devrim” in şapkasını
Şapka için “kopardılar”, çok masum “kafasını”

Önce pozitivizme koştular, İslam’ı reddederek
Hıristiyanlığa da döndüler, Batıya imrenerek

Laik devlete bağlı, “resmi din”e ihtiyaç vardı
İslam’ı denetime almak, varılan son karardı

Bu amaçla kuruldu,“ulusal din”in Diyaneti
Laik devlete sadakatle, yapsın diye hizmeti

Denetime alındı, dinî eğitim ve dinî hayat
Bu art niyetle açıldı, İmam Hatip ve İlahiyat

Laikliğe uygun hale getirmek için İslam’ı
Eğitimde hedeflendi, modern, laik din adamı

Seküler kutsallar üretip, koştular paganizme
Hep İslam’la savaşarak, yol açtılar nihilizme

İslami kimlik yok olunca, doğdu da boşluk
Yayıldı tüm topluma, başıboşluk, sarhoşluk

İslam’ı dışlayınca, “iyi-doğru” ölçüsü kalktı
“Değer”siz ve “anlam”sız bataklıkta boğulan halktı

Değersizlik batağında yetişti, pek çok sapkınlık
Çete, fuhuş, uyuşturucu ve her türlü azgınlık

Biz Müslüman’dık, laik, Kemalist olamazdık
İkiyüzlülük yapmadan, tüm hakikati yazdık

“Resmi din”i benimsemedik, Hakk’a bağlandık
Hak din İslam’ı seçtik, hep zulme maruz kaldık

Hemen saldırıya geçtiler, Hakkı susturmak için
Halkı sindirip, adalet talebini bastırmak için

Neler Yapmışım

Zulüm yapmadım, hakaret etmedim hiç kimseye
Zorlamadım kimseyi, bir inanç ve düşünceye

Kimliğimi savundum ve özgür olmak istedim
Resmi düşünce ve kimliğini kabullenmedim

İki yüzlülük ve riya olunca, “atasözünde”
Tabi zamanla izi kaldı, tüm toplumun özünde

“Köprüyü geçmek için, dayı yaptılar ayıyı”
“İte dalanmaktansa, hep dolandılar çalıyı”

Başka atasözü de vardı, yiğitlik taslayanın
“..onda dokuzunu kaçmak” saydılar, kahramanlığın

Atasözüydü; “Bin yaşasın bana değmeyen yılan”
Tabi ki pis egoizm oldu, tüm topluma yayılan

Geçer akçe; bencil, korkak ve ikiyüzlü olmaktı
“Ayıya dayı demek” ya da “çalıyı dolanmak”tı

İlkeli olmak istedim, reddettim bu zilleti
Korumaktı niyetim; iman, onur ve şahsiyeti

Vahye şahidliği, adaletle yapmaktı hedefim
Taviz, uzlaşma değil; dinde netlikti tercihim

Yalnız Allah’a kulluktu, değişmez istikametim
Tevhidi iman, salih amel, yoldaki işaretim

Her an gelecek olan ölümü, tefekkür ettim
Ahiret ve hesabı, sürekli tezekkür ettim

Rabb’imin rızasını kazanmaya azmettim
Hidayetimin sahibine, sonsuz hamdettim

Her tür sıkıntıya katlanmalıydım, dinim uğrunda
Hâl ve kâl ile yaymalıydım, ne var ise Kur’an’da

Direnip de sabretmeliydim, tüm baskılara, mertçe
Gereken bedeli ödemeliydim, hem de cömertçe

İşte bu bilinç ve tefekkürle çıktım ben yola
Hep Hakk’ı esas aldım, bakmadım sağa sola

Hiç aldırmadım, kınamacıların kınamasına
Doğrudan ayrılmadım, kapılıp dünya hesabına

Reddettim bâtılı, Hakk’ı benimsedim daima
Korudum kimliğimi, sadık oldum imanıma

Hırsızlık yapmadım, şiddete başvurmadım
Eroin satmadım, banka dolandırmadım

Bunları yapan zalimler, hep ülkeyi yönettiler
Halkın hakkını gasp edip, sürekli zulmettiler

Yalnız tebliğ yaptım, bâtıla bulaştırmadan Hakk’ı
İslam’ı anlattım, daima vahye çağırdım halkı

Adalet isteyip, baş kaldırdım, her zulme ve zalime
Sömürü, işkence, ters gelmişti İslami kimliğime

“Sağcı”yken,“solcu”yla çatıştım, ulus devlet adına
Mü’min olunca, sahip çıktım,“solcu”nun da hakkına

Ulus devlet için,“solcu”yla kavga kaos yaratan
Bu adaletsiz hâlimi, neydi inkılâba uğratan?

Vahiydi, inkılaba uğratan bu sağcı hâlimi
Ancak tevhidî iman, âdil, âlim yapar zâlimi

Bu köklü değişim ve adaletin kaynağı Kur’an’dı
“Muhammedü’l Emin”in izinde, tevhidî bir imandı

Kur’an’la kalktı, ulusçu bağnazlık ve sağcı körlük
Vahyin gereği, adalet ve her insana özgürlük

Kur’an, Allah’ın Nur’u, adaletin sönmez güneşi
Rabb’imiz kefil, yazılamaz bir benzeri ve eşi

Bütün insanları, eşit yaratmıştı Yaradan
Tüm insanların kökeni, aynı anne babadan

Kur’an öneriyordu, tevhidi ve adaleti
Her insana yüklüyordu, arzdaki hilafeti

Özgür bırakmıştı, Hak-bâtıl kavşağında insanı
İrade serbestisi verip, öngörmüş imtihanı

Mademki yüklenmişti, imtihan ve emaneti
İnsan özgürce bulmalı, hak yolu, hidayeti

Önerirken insanlara, kurtuluşun yolunu
Gösteriyordu her yolun, ahiretteki sonunu

“Dileyen iman, dileyen inkâr etsin”, Rabb’in ayeti
“Dinde zorlama yoktur” hükmü, zorlamaz hidayeti

Dileyen “sağcı”,”solcu”, “laik” olsun, ya da Müslüman
Herkes hesabını verecek, günü geldiği zaman

Sınav sırasında, herkese lâzım özgürlük ve hak
Rabb’in verdiği emanete, her irade müstahak

İnsan özgür tercihte, bir inanç ve düşünceyi
Herkes terk etsin, dayatma, baskı ve işkenceyi

Rabb’imiz lütfetmiş, temel hak ve hürriyeti
Herkese; can, mal, akıl, nesil, din emniyeti

İslam, her insana eşit sunmuş, bu tür hakları
Tekâmül yolunda, gerekli tüm korunakları

Kula kulluk zillet ve zulümdür, yaşayan için
Sömürüsüz özgür hayat, haktır, her insan için

Evet Kur’an’la yöneldim, adalet ve hürriyete
Zulme karşı çıktım, son verip sessiz kalan zillete

Zalimlerin at oynattığı, ülke idi Türkiye
Muhalif oldum zalime ve alçakça sömürüye

Koştum mazlumun yanına, onunla hemdert oldum
Özgürlük istedim, insan haklarını savundum

“Mazlum-Der”i kurarak, tüm mazlumların lehine
Ayrımsız karşı koydum, hak-hürriyet ihlaline

Ezilenler uyansın ve zulüm bitsin istedim
Adaletle,”tüm insanlar özgürleşsinler” dedim

Türkçülüğü, Kürtçülüğü, her türlü ırkçılığı
Reddettim ben, ümmete sokulan her ayrılığı

Savundum; barışı, adaleti, tevhidî kardeşliği
İman ettim, özledim; akîde ve ümmette birliği

Halkı bölmekle güçlenir, Firavun sömürüsü
Parçalanan muhalefet, olur mazlum sürüsü

Her mazlumu çağırdım, zulme karşı çıkmaya
“Böl-yönet” fitnesini, hep birlikte aşmaya

İstedim ki, herkese, hak ve hürriyet gelsin
İnsanlar özgür olsun, zorbalık sona ersin

Hak yolda mücadelem, rahatsız etti devleti
“Derin”den gelen tehdit; “faili meçhul” cinneti

“Derin” tehditlere aldırmadan, hakkı haykırdım
Hak ve adaleti savununca, düşman sayıldım

Hep kurtuluşa çağırdım, yaydım Hakk’a daveti
Önerdim tüm insanlara, Kur’anî hidayeti

Bu imtihan dünyasıdır, zorlama olmaz dedim
Şiddetten, hiddetten uzak, hikmeti benimsedim

Tevhidi anlattım, merhamet ettim herkese
Gitsin diye çaba gösterdim, herkes cennete

Yaymaktı niyetim, hep Hakk’ı ve adaleti
Hicret oldu kısmetim, Peygamber’in sünneti

Suçlarımı İtiraf Ediyorum

İtiraf ettim işte ben, bütün bu suçlarımı
Herkese adalet özlemimi, tevhide çağrımı

Hak ve hürriyet adına, canhıraş feryadımı
Zalimlerin suç saydığı, her türlü çalışmamı

Ey düzenin önyargılı savcı ve yargıçları!
Haydi düşün peşime, işledim tüm bu suçları

Adaleti, tevhidi ve özgürlüğü arzuladım
Zulme karşı çıktım, zalim sistemi sorguladım

İşimiz, tüm insanları çağırmaktır cennete
Rahmet yolu bu, yer vermeyiz zora, hiddete

Herkesin bildiği hakikatleri yazdım, söyledim
Çoğu susmayı tercih etti, “Kral çıplaktır” dedim

Aklettim, düşündüm, sorguladım, ifşa ettim sistemi
Üstelik, özgürce açıkladım, inanç ve düşüncemi

Büyük suç işledim, yaydım tevhidi, hakikati
Ezilenden yana oldum, savundum adaleti

Dogmatik siyasal yargıyla, hemen düşün peşime
Engel olun hakikate, kelepçe vurun fikrime

Yargılayın beynimi ve hemen atın zindana
Galile’ye de yaptığınızı, yapın siz bana

Göz açtırmayın düşünceme, hatta aklıma
Hep zalim sistemi koruyun, vurun mazluma

Takibe alın hemen, zalime göre suçluyum ben
Ancak, haklıyım, Hak yoldayım; bu yüzden güçlüyüm ben

Dünya size rağmen dönecek, bunu biliniz
Hak mutlaka gelecek, çökecek düzeniniz

Hiç aldırmıyorum size ve haksız hükmünüze
Sığınırım, sizi de öldürecek Rabb’imize

Korkmuyorken, tuğyan edip, bu kadar zulmü yapan
Neden korksun, adaleti savunup, Hakk’a tapan?

Suçumu Seviyorum

Tek Rabb’e kulluk yapmak, tağuta göre suçtu
Tağuti düzenlerde, tevhidi yaymak güçtü

Onurlu ve mü’mince yaşamak,“suç”ların şereflisi
Kurtuluş için bu “suçu” işlemeli, her insan nefsi

Zulme rağmen, hiç yitirmedim azmimi, umudumu
Çünkü tercihimden memnunum, seviyorum “suç”umu

Evet yoktur bu “suç”tan, asla pişmanlığımız bizim
Şükür ki, açıktır alnımız, diktir başımız bizim

Davetimiz, herkese adalet ve tevhittir bizim
İnsana merhametimiz, ilahi rahmettir bizim

Korkmak, yılmak, dönmekle, bağdaşmaz dinimiz bizim
Olamaz Rabb’in hükmünden, tek tavizimiz bizim

Davamızın ardında dik durmak, izzetimiz bizim
Allah yolunda bedel ödemek de, şerefimiz bizim

Bu içerik 938 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon