Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2020
 
Hutbe: Ramazan, Kur’ân’ın Kendisinde İndirildiğinden Dolayı Mübârektir
Tarih: 14/05/2020
   


“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırtedip açıklayan Kur’ân’ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişirse oruç tutsun…” (Bakara: 185)

Hutbe: Ramazan, Kur’ân’ın Kendisinde İndirildiğinden Dolayı Mübârektir
“Ramazan ayı, insanlara yol gösteren, hidayeti, doğruyu ve yanlışı ayırtedip açıklayan Kur’ân’ın indirildiği aydır. İçinizden kim o aya yetişirse oruç tutsun…” (Bakara: 185)
Kur’ân-ı Kerîm’de Ramazan ay’ından başka Allah’ın övgüsüne mazhar olarak ismi açıkça söylenmiş bir ay yoktur. Ramazan ayı, böyle mübarek bir aydır. Bunun için orucun farz oluşu da bu ay’a tahsis edilmiştir. Adı geçen sayılı ve sınırlı günler, işte bunun günleridir. Bu bakımdan, siz mü’minlerden her kim bu mübarek ay’a şahid olursa bunda oruç tutsun.
Oruç, Kur’ân’ın doğum kutlamasıdır. İşte içerisinde Kur’ân o gece nâzil olduğu için “bin aydan daha hayırlı” olan Kadir/kader/ölçü gecesini barındıran Ramazan ay’ını değerli kılan da buydu. Bu silsileyi izlersek: Ramazan’a hürmet Kur’ân’a hürmettir, Kur’ân’a hürmet Allah’a hürmettir. Ramazan’a hürmetin ölçüsü ise onu oruçlu geçirmektir. Çünkü o insanlığa rehber olan ve hakkı bâtıldan ayıran vahyi insanlığa sunmuştur.                                                                                                                     
Ramazan, mübârekliğini Kur’ân ay’ı oluşundan alır. Demek ki, o mübârek ay bereketini/kutsallığını bizzat zamandan değil, o zamanda inmeye başlayan Kur’ân’dan almıştır. Şu halde aynı Kur’ân bizim hayatımıza inerse, ömrümüze nasıl bereket katacağını varın hesap edin! 
Aynı vahiy, ilk muhatabı Muhammed (S)’i “Âlemlere rahmet”, indiği şehri “şehirlerin anası-ümmü’l-kurâ”, indiği toplumu “insanlığın anası-ümmet” kılmıştır.
Bir de yaşadığımız toplumda görülen Ramazan, Kur’an ve oruç manzaralarını göz önüne alalım. Bu toplumda Ramazan’ın sosyal hayatı derinden etkileyen bir güce sahip olduğu bir vâkıa. Gelişi birkaç hafta önceden hissedilmeye başlanır. Ramazan’da trafik akışı dahil birçok şey değişir; televizyon programları, iftar ve sahur vakitlerine endekslenir, mukabeleler yapılır, hatimler indirilir, duaları yapılır. Reklamlarda ilgili ilgisiz birçok ürün, Ramazan’la irtibatı kurularak pazarlanmaya çalışılır. Meyhanelerin bir kısmı kapatılır, içki satışları ciddi oranda düşer. 
Yaklaşık iki yüz yıllık modernleşme çabasının tezahürleri de ortada. Çıkarı, hazzı hayatın gayesi edinmiş, tükettikçe değer kazandığına inanan ve dinle asgarî düzeyde ilişkisi kalmış bir kitle var. Modern hayattan etkilenmiş fakat dinle, dinin formu belli olan ibadetleriyle de alakasını kesmemiş daha büyük bir kesim var. 
Geniş halk kesimlerinde Ramazan ve oruç, Kur’an’ın öngördüğü ve Peygamber (S)’in hayatında sergilediği şekliyle algılanmıyor. 
Ramazan gibi nefsin engellendiği, arzu ve isteklerin kontrol altına alındığı bir ayda tüketimin artması anlaşılabilir değildir. 
Ramazan, modern ve geleneksel hurafelerin kucaklaştığı, birbirlerini beslediği bir ay haline getiriliyor. 
Bir yıl boyunca İslâm’la ve İslâmî söylemle mücadele eden birçok gazetenin özel Ramazan sayfaları hazırlamaları, televizyonların iftar ve sahur programları hazırlamaları garip bir çelişki oluşturuyor. 
İslâmî tezahürlerle kavgalı olduğu âşikar olan birçok yerel ve uluslararası firmanın ürünlerini Ramazan’a vurgu yaparak pazarlamaları, Ramazan’la ilgili dev bütçeli reklam kampanyaları düzenlemeleri bizleri düşündürmeli.
Belediyelerin Ramazan akşamı sergiledikleri gösteriler, festivaller, müzik konserleri çocukların zihninde hoş bir ramazan hatırası bırakmak ya da büyükleri bir nebze rahatlatma fonksiyonunu çoktan aşmış durumda.
Göz göre göre Ramazan’ın ruhuna uymayan, Allah’ın adını zikrettiği ve oruç gibi bir ibadetle özdeşleşen bir ay kültüre ve örfe; oruç diyete, alışkanlığa ve âdete indirgeniyor. 
Bütün bunları görüp mubarek ay’ın, din düşmanlarını bile bir aylığına da olsa hizaya soktuğunu söyleyip hayra mı yormak gerekiyor? 
Oysa tahrif kavramı işte tam da böyle durumlar için geçerlidir. Mevcut doğrudan yola çıkar tahrifçi. Eleştirerek ya da baskıyla yok edemediğini içerden, sahiplenir gözükerek ve temel niteliklerinden soyutlayarak anlamsızlaştırır. Anlamsızlaştırılan, içeriğinden soyutlanarak forma indirgenen ibadet ise kimseyi rahatsız etmez, tersine bir kazanç unsuru haline dönüştürülür. Ramazan’ın geniş halk kesimleri üzerindeki etkisini yok edemeyen kapitalist zihniyet bu ay’ı kullanarak kâr peşinde koşmaktadır. 
Ramazan dışında helâl-haram, meşru-gayri meşru ölçülere dikkat etmeyenler, Ramazan’da yaptıkları ibadetleri bir yıllık günahlarının keffâreti olarak görebilmektedirler. Dini bir aya indirgeyen, kutsal zamanlarda dindar olmayı yeterli gören zihniyet, gittikçe yaygınlaşmakta. Hristiyanlıktaki günahları bağışlayan pederlerin rolünü kutsal gün ve geceler îfâ etmektedir. Bu şekilde hayatı keskin çizgilerle bölümleyip dini bir alana has kılan seküler/dünyevîleşmiş anlayış, alanını genişletmektedir. 
Kur’an’da Rabbimizin vurguladığı “habitat a’mâluhum/Amelleri, yapıp ettikleri boşa çıktı” ifadesi tam da bu durumu izah etse gerek. İnsanlar bir ay boyunca yapıp ettiklerini yeterli görerek kendi kendilerini kandırmaktadırlar. Âyetlerde vurgulanan özün, geniş topluluklara olduğu gibi yansımasının mümkün olmadığı açıktır. Kimileri için form, her zaman özden daha önceliklidir. Eylemlerin, yaygınlaştıkça içeriğinden uzaklaştıkları da bir vakıa. Başta kendimiz olmak üzere yakın çevremizden başlayarak Ramazan telakkisini ciddi anlamda ıslah etmemiz gerekmektedir. 
Ramazan, Kur’an’la bütünleşme ay’ıdır. Kur’an’dan nasipsiz olanlara, Allah’ın vahyini ulaştırma ay’ıdır. Geçmiş kirlerden arınma, gelecek on bir ay’ı Ramazan kılmaya hazırlıktır. Toplumda yaşanan ahlâkî, siyasî, ekonomik, sosyal sapmaların rayına oturtulması için bir fırsattır. 
Ramazan; tüketim, eğlence, on bir ay boyunca günah işleyip bunlardan arınma ay’ı değildir. Rutinleşmiş, âdet haline gelmiş olan ibadetlerimize yeniden ruh kazandıracağımız, kulluğumuzun bilinçli yansımaları haline getireceğimiz bir aydır.
Kendimizi, aklımızı, tasavvurumuzu, çevremizi Kur’an’la yeniden ölçüp ıslah olacağımız aydır Ramazan...
15.05.2020                                                                                                                                                         
Hazırlayan: Emrullah AYAN
 

Bu içerik 1418 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon