İLKAV ‘ın eğitim konferansları serisi devam ediyor. Konferansın bu ayki konuğu Avukat-Arabulucu Zeynep Ülkü Taşyürek idi.
Taşyürek ; İslâmî Âile Bütünlüğü Son Kalemiz
İLKAV ‘ın eğitim konferansları serisi devam ediyor. Konferansın bu ayki konuğu Avukat-Arabulucu Zeynep Ülkü Taşyürek idi.
Program, Furkan AK kardeşimizin konuyla alâkalı ayetleri ve meallerini okumasıyla başladı.
Taşyürek; “İslâm’da Âile Hukuku“ başlıklı sunumuna âilenin fıtrattan kaynaklanan, vahyin üzerinde en çok ayrıntılı durduğu konulardan biri olduğunu, Hz. Adem ve Havva, zevc ve zevce isimleri üzerinde durarak başladı.
Tarihsel süreçte ençok darbeyi aydınlanma sonrası seküler, kapitalist ve sosyalist üretim ve tüketim ilişkilerinin kadın, erkek rollerini, geniş ve çekirdek âile yapılarını derinden sarstığına değinen konuşmacı, postmodern dönemde yapı/söküm metodu ile tüm ana kavramlarımızın yeniden inşâ edilerek zihinlerin fıtrat ve vahiy uyumundan kopartıldığından bahsetti.
Batıdan gelen bu düşünce tarzlarının Müslüman coğrafyalarda yayılmasının çok uzun sürmediğini belirten Taşyürek; yerli batlılaşmış, laik, elit kesim ve yörüngesini şaşıran muhafazakar iktidarlar eli ile âile, kadın- erkek üzerinden seküler olumsuz değişim ve dönüşümlerin hız bulduğuna değindi.
İstanbul Sözleşmesi ve 6284 Sayılı Kanunlar gibi Müslüman kamuoyunun yeni yeni tepkilerini çeken düzenlemelerin ise âile, kadın, erkek ve çocuk üzerinden kapitalist sistemin tüketim nesnesi haline getirilmek istenen insanlığın, kendi öz değerlerinden kopartılarak Allah yokmuş gibi bir yaşam biçimine zorlandığını ifade etti.
Tüm bu saldırılar karşısında Müslümanların çok geniş ve köklü bir mirasa sahip İslâm Hukuku’nun araçlarını yeniden gündeme getirerek, geleneğin bazı kötü unsurlarını ayıklayıp, ictihad kapısını açarak, vahye dayalı ve vahye uygun yeni güncellemelerin yapılması gerektiğine değinen konuşmacı, İslâm’ı karalamak isteyenlerin gündeme getirdiği bazı uygulamaların yanlışlığını mezheblerin görüşlerinden deliller getirerek örneklendirdi. Kadın-erkek herkesin Allah katında eşit sorumlu olduğunu, ancak fıtrattan kaynaklanan farklılıkların eşlere değişik yükümlülükler getirmesinin üstünlük vesilesi kılınamayacağına değinen konuşmacı, Kur’an ve sahih sünnetin şekillendirdiği şahsiyetlerin İslâmî âilenin temelini oluşturabileceğini sözlerine ekledi.
Hanımların, çocukların ve beylerin ilgi ile takip ettiği konferans soru-cevap, çay ve simit ikramı ile son buldu.
