Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >     >  2019
 
Hutbe: Mü’minler! Allah’ın Dînine Yardım Edin Allah da Size Yardım etsin
Tarih: 05/04/2019
   


“ Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınıza sebat verir. İnkar edenler ise helâk olmuştur ve Allah onların amellerini de boşa çıkarmıştır. “ (Muhammed: 7,8)

Hutbe: Mü’minler! Allah’ın Dînine Yardım Edin Allah da Size Yardım etsin                                                                                                                                            
 
“ Ey iman edenler! Eğer siz Allah’a (dinine) yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınıza sebat verir. İnkar edenler ise helâk olmuştur ve Allah onların amellerini de boşa çıkarmıştır. “ (Muhammed: 7,8) 
Yüce Allah mü’minleri, her şeylerini kendi yoluna adamaya ve kendi koyduğu hayat sistemini desteklemeye teşvik etmekte, ayrıca onlara bu destekleri ve metânetleri için mükafaat va’detmekte. Peki, teklif edilen şartı yerine getirip buna karşı Allah’tan zafer ve sebat va’dini alan mü’minlerin Allah’a yardımı nasıl olur?                                                       
 
Allah’ın mü’minler üzerindeki hakkı; tamamen O’na adanmak, kendisine gizli veya açık hiçbir şeyi ortak koşmamak ve gönülde, O’nun yanında başka hiçbir kimseye ve hiçbir şeye yer bırakmamak; Allah’ı arzulayıp iştahladığı her şeyden çok sevmek; her tür rağbet, istek, hareket, duruş, sır, aleniyet, faaliyet ve kıpırdanışlarda sadece O’nu hakem kılmaktır. İşte mü’minlerin Allah’a yardımı budur. Ayrıca Allah’ın bir hayat nizamı ve şeriatı vardır. Bu nizam ve şeriatın da kâinat ve hayata ilişkin bir tasavvuru, belirli ölçü, dayanak ve ilkeleri vardır.
 
Binaenaleyh Allah’a yardım etmek ancak O’nun şeriatini ve hayat nizamını destekleyip onu istisnasız her yönüyle hayata hükümran kılma çabasıyla tahakkuk edebilir. İşte pratik hayatta Allah’a yardım etmenin anlamı budur.                                      
 
İman hakikati ne zaman ki mü’minlerin gönlüne yerleşirse, ne zaman ki onların pratik hayatlarının sistemi ve idare nizamı olursa, her tür hareket ve düşüncelerini Allah’a ait kılar ve küçük büyük her konuda Allah’a ibadet biçimine dönüştürürlerse, Allah da hiç kuşkusuz kafirlerin mü’minleri yenmesine yol vermeyecektir. İşin hakîkati budur. Bütün İslâm tarihinde buna aykırı düşecek bir tek vak’âya bile rastlanamaz. Allah’ın va’dine hiçbir kuşkuya yer vermez bir güvenle şunu kesinlikle söylüyoruz ki; mü’minler, iman hakîkatinde bir gedik açılmadığı sürece hezîmete uğramayacaklardır ve tarihleri boyunca da uğramamışlardır. Ancak iman hakikatinde, ya şuur planında ya da amelî planda bir boşluk meydana gelmişse hezîmet kaçınılmazdır.                                   
 
Fîsebilillah cihadın temel güç kaynağı imandır. Cihad niyetiyle kuvvet ve donanım sağlamanın her zamanki dayanağıdır iman. Ve sadece bu bayrağın altında, başka her tür ilaveden ve şâibeden soyutlanmış bir tek bu bayrağın altında meydana gelen boşluk nisbetinde geçici bir yenilgi olmuşsa da hemen ardından zafer gelmiştir mü’minlere… Tabi mü’minler ve mü’minlerin birliği var olduğu zaman…                                                           
 
Meselâ; Uhud’daki boşluk, Hz. Peygamber (S)’e itaati bırakıp ganimete tamah etmekti. Huneyn’deki boşluk, asıl güç kaynağını unutup çoklukla övünmek ve aldanmaktı. Kısaca İslâm tarihi boyunca zaferin aksadığı hangi olaya bakarsak bu tür boşluklardan birini bulacağız. Bu boşluğun ne olduğunu bilelim veya bilmeyelim durum budur. Çünkü Allah’ın va’di her zaman için haktır.                                                   
 
Evet, imtihan için sıkıntı söz konusu olabilir. Ama bu imtihanın da bir hikmeti vardır. Bu da iman hakikatinin ve bu hakikatin gerektirdiği amellerin kemâle ermesidir. Bu hakikat ne zaman imtihan ve başarıyla sonuçlanmışsa hiç kuşkusuz Allah’ın kesin va’di gerçekleşmiş ve zafer gelmiştir. Şunu anlayalım ki asıl hezîmet ruhun hezîmeti ve azmin kırılmasıdır. Bir savaştaki hezîmet, eğer ruhları çöküntü, bitkinlik ve umutsuzlukla baş başa bırakmamışsa hezîmet değildir. Eğer bu savaştan sonra himmetler artmış, aydınlık görülmüş, engeller öğrenilmiş, akîdenin, savaş ve yolun tabiatları ortaya çıkmışsa hezîmet sadece bir hazırlık olur. Kesin zaferi müjdeleyen yeterli bir ön hazırlık…                                                                                                                
 
Her şeyi bilen Yüce Allah diyor ki:                                                                                                                         
 
Allah kafirlere, mü’minleri (tamamen sindirecek) hiçbir yol vermeyecektir. “ (Nisa: 141)
 
Bu âyet-i kerîmede Yüce Allah, zafer kazanan asıl şeyin mü’min ruh olduğunu ifade buyurmaktadır. Rabbimiz, Müslüman cemaati, iman hakîkatini kalben, düşünce ve şuur planında, pratik ve yaşanan hayatında kemâle erdirmeye davet etmektedir. Sadece ünvanına, Müslüman ismini taşımasına güvenmemeye çağırmaktadır. Çünkü yardım/zafer, ünvanlara değil, ünvanların gerisindeki hakîkate verilir.
05.04.2019
Hazırlayan: Emrullah AYAN  
 
Bu içerik 2372 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon