Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2016
 
Hutbe: Allah Zalimlerin Yaptıklarından Habersiz Değildir.
Tarih: 13/05/2016
   


“Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz zannetme! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim: 42) Bangladeş’te 1971 bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan dolayı sorumlu tutulan Cemaat-ı İslamî lideri Mutiu’r-Rahman geçtiğimiz Salı günü idam edildi.

Hutbe: Allah Zalimlerin Yaptıklarından Habersiz Değildir.
 “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz zannetme! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.” (İbrahim: 42)
Bangladeş’te 1971 bağımsızlık savaşı sırasındaki bazı olaylardan dolayı sorumlu tutulan Cemaat-ı İslamî lideri Mutiu’r-Rahman geçtiğimiz Salı günü idam edildi.
Hindistan’dan 1947 yılında ayrılarak bağımsızlığını ilan eden Pakistan’ın doğusu ile batısı arasında 1971’de başlayan savaş, Bangladeş devletinin kurulmasıyla son bulmuştu. Bu dönemde yaşanan iç savaştaki olaylardan sorumlu tutulan Cemaat-ı İslamî üyeleri tamamen siyasi mahkeme kararlarıyla idam ediliyorlar. Bangladeş’teki Cemaat-ı İslamî yetkilileri, bağımsızlık savaşının ardından 1973’te çıkarılan Savaş Suçları Kanunu’na göre ancak silahlı savunma ya da yardımcı gruplara üye kişilerin savaş suçları ya da insanlığa karşı suç işlemekten yargılanabileceğini, buna karşın üyelerinden hiçbirinin silahlı gruplara üye olmadığını, dolayısıyla bu suçlamalarla yargılanamayacaklarını vurguluyor.
Hindistan güdümündeki Bangladeş Başbakanı Hasina tarafından bağımsızlık savaşı sırasında işlendiği iddia edilen suçların cezalandırılması için 2009’da kurulan Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi şimdiye kadar 19 kişi hakkında karar aldı. Bunların büyük bir kısmı, Bangladeş’in İslamî değerleri savunan en büyük teşkilatı olan Cemaat-ı İslamî liderlerinden oluşuyor.
İşte, Mutiu’r-Rahman Nizamî de bahsedilen suçlardan dolayı siyasî bir kararla idam edildi. Kendisine, devlet başkanından af dilemesi şartıyla idamdan kurtulabileceği teklif edilince, onun cevabı; “kimseden af dilemem. Hayatın ve ölümün sahibi tek olan Allah’tır” oldu.
Daha önce aynı mahkeme tarafından idama mahkum edilen Cemaat-ı İslamî liderlerinden Abdulkadir Molla, Muhammed Kamaru’z-Zaman ve Ali İhsan Mücahid de af talebinde bulunmamış ve asılarak idam edilmişlerdi.
Nizamî, idamından önce ümmete ders mahiyetinde bir de vasiyet bıraktı. Şimdi bu vasiyeti sizlerle paylaşmak istiyorum. Mutiu’r- Rahman Nizamî'nin ümmete vasiyeti:        

BEN gidiyorum…

Doğduğumda nikâhlandığım ve son nefes diye zaman tayin ettiğim buluşmaya gidiyorum. Korkmuyorum. Ardımda pişmanlıklarım var ama üzgün değilim. Kırgınım. Sözünü unutanlara, kardeşinin elini tutmayanlara, düşeni kaldırmayanlara, Allah için gözyaşlarını sakınanlara, resimlerimizi “layk” için kullanıp gördüklerini yaşanmamış kabul edenlere, zalimin yanında durup mazluma timsah gözyaşları dökenlere, kıyama kalkmayı kolay zannedip elindekini muhafaza etmek için bahane satanlara, alanlara kırgınım. Bu kırgınlıkla kavuşacağım Rabbime. Söyleyeceğim bunları.

 Vuslat bu. Nerede buluşacağı belli olmuyor insanın. Bazen 14 yaşındaki bir kızı Kudüs’te pazarda buluyor. Kafasına sıkılan bir kurşunla göçüyor. Elbisesine bulaşıyor kan. Huzura çıkmadan önce melekler yıkıyor onu.  

 “Senin kardeşin benim. Bu katillerle niye anlaşıyorsun?“ diyemiyor. Bazen vuslatına yürümen gerekiyor. Seni evinde bulsun. İstediğin buluşma için önce evinden ayrılman gerekebiliyor. Sonu görünmeyen bir yolu merakla yürümen gerekiyor. Yol bitip de deniz başlayınca acı acı yutkunmak serbest suya atlamadan önce. Bir kıyıya varıyor elbet denizin sonu. Kıyıya ya canlı varıyorsun ya da cansız vuruyorsun.                                                                                                                        

Benim evim sizin hesaplarınızdan daha anlamlıydı. Hırsınızdan büyüktü odalarımız. Niye yaktınız çocuklarımızın gözlerimizin önünde büyüyecekleri resimleri? Mutlu musunuz şimdi?” diyemiyorsun…                                                                               

Bazen evinde de buluyor seni. Dumanlar yükselmeye başlıyor birden. Zaten taş binada oturmasına izin verilmeyenlerin çabuk tutuşan evlerine ateş sıçrıyor. Bütün seslerin gökyüzünde toplandığını düşünürseniz günün her saati bir “ah” asılır Arakan’dan o gökyüzüne. Çocuklar ölür. Çıplak ayakları ve toza bulanmış yüzlerine bakmayın. Tertemiz gider onlar. Kadınlar ölür. Adamlar ölür. Yanarak ölür, kahırla ölürler. Cennet meyvesi pahalıdır. Kalp, asıl sahibine dönene kadar acır insan. Sonrası umman, Kevser, Peygamber (s.a.v)!                                                    

 “Müslümanlar etle tırnak gibi midir gerçekten? Sökülüyor tırnaklarımız. Etiniz acımıyor mu?” diyemezler…                                                                                        

 Ahzab suresinde övülen adam ve kadınlardan çok anlatabilirim size. Sizin üzüldükleriniz için son diye yazılan haberlerin “son” olduğunu mu zannediyorsunuz? Acıyı onlar çekiyor da size pay düşmeyecek mi zannediyorsunuz? Daha ilkokulda öğretmene şikâyet edilmekten korkanlar! Sizi Allah’a şikâyet etmeye gidiyoruz. Her yaptığınızı, her yapmadığınızı, her söylediğinizi, her sustuğunuzu, her gördüğünüzü, her gözünüzü kapadığınızı, her oturuşunuzu, her kalkmayışınızı bir bir not aldım. Her şeyi anlatacağım.

Ben gidiyorum…

Ardımda bir fikir kalsın istiyorum. Zorla karşılaşınca ölüm korkusundan istikametini şaşıranlarla biz ölümden aynı şeyi anlamıyoruz. Bu bir imtihandı. Kolay olacağını söylemedi kimse. Sancısız olacağını, bedelsiz olacağını.      

Bu yola baş koymak, sonunda gerekirse bu uğurda o baştan vazgeçmek demekti. Bizim için karar aldıklarını zanneden ahmaklar var. Bu karar ancak göklerde alınmış olabilir. Siz kimsiniz ki..! Kulunu razı etmek için Yaratıcıyı üzecek değiliz!

Ben gidiyorum…                                                                                                           

Benden önce giden arkadaşlarımın yanına, Rasulullah’ın yanına. Siz kalacaksınız. Kimin doğru olduğu benim gittiğim yerde çıkacak ortaya…                                                      

Ben gidiyorum…                                                                                                              

Çeki düzen verin kendinize. Sıranın size de geleceğini unutmayın. Şehadetin şehid gibi yaşayanlara nasip olacağını, Allah’tan başkasına kul olunmayacağını hatırlayın her daim.                                                                                                                                

Ben gidiyorum…                                                                                                               

İbret alın bu yolculuktan. Bir araya geldiklerinde sadece aynı anda ayaklarını yere vursalar dünyayı sallayacak kalabalıktaki sizler, kardeşlerim. Sizin gözünüzün önünde yürüyeceğim ipe. Korku görmeyeceksiniz. Endişe sezmeyeceksiniz. Öfkemi de beraberimde götüreceğim.                                                                                                   

Ben gidiyorum…                                                                                                             

Dilerim bu gidiş size kim olduğunuzu hatırlatsın. Mazlumlar için ayağa kalkmanın bir yolunu bulmanızı sağlasın. İpler adedince baş istense, ama deseler ki bu bedel kıyam içindir, az kalır giden başlar! Boşuna terk etmez canımız bedenimizi. Mükâfatını O’ndan biliriz. Kalanlara ibret olmadığı üzer bizi…                                                                                                                                    

Size son sözlerim şudur;                                                                                               

Her zaman batılın, zulmün ve haksızlığın karşısında ilmî mücadeleye devam edeceksiniz. Bir mü’min asla Allah’tan ümidini kesmez. Hayatınızın sonuna kadar Allah yolunda bir gaye ile görevinizi sürdüreceksiniz. Batılın tüm tuzaklarına ilim yoluyla cevap vereceksiniz. Kadınlarımızın yetiştirilmesine ve ahlâk yoluna önem vereceksiniz. Cemaat-i İslamî’de asla bir lider problemi yaşanmayacaktır. Durum ne kadar kötü olursa, o kadar iyi ve kaliteli liderler yetişecektir. Ben yaşlandım. Rabbim her an canımı alabilir. Ben şehid olarak Allah’ın huzuruna gitmek istiyorum. Benim şehadetim ile beraber değişim başlayacaktır. Halkım ve dünya Müslümanlarından dua istiyorum. Eğer dünyada bir daha görüşemezsek, cennette görüşeceğimizi ümit ediyorum inşaAllah.                                                                                                                            Ben gidiyorum…                                                                                                           Kalbinizin sahibine emanet olun…
                                                                                                                                        Mutiu’r-Rahman Nizamî

 

Bu içerik 2177 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon