Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   BASIN AÇIKLAMALARI  >  2008
 
Gazze Şehitleri İçin Gıyabi Cenaze Namazı Kılındı
Tarih: 07/03/2008
   


Allah’ın; bir bölgede yaşayan Müslümanların bir araya gelerek birbirlerinden haberdar olmalarını, birbirlerinin dertleriyle dertlenmelerini, ümmetin sorunlarını konuşmalarını, kardeşleşip bütünleşmelerini murad ettiği Cuma gününde, her Cuma İLKAV konferans salonunda gerçekleştirilen ve genellikle haftanın gündeminin İslami bir bakış açısıyla değerlendirildiği konferanslar gerçekleştirilmektedir.

Filistin direnişi ümmetin onurudur

Allah’ın; bir bölgede yaşayan Müslümanların bir araya gelerek birbirlerinden haberdar olmalarını, birbirlerinin dertleriyle dertlenmelerini, ümmetin sorunlarını konuşmalarını, kardeşleşip bütünleşmelerini murad ettiği Cuma gününde, her Cuma İLKAV konferans salonunda gerçekleştirilen ve genellikle haftanın gündeminin İslami bir bakış açısıyla değerlendirildiği konferanslar gerçekleştirilmektedir. Bu haftaki konferansta, Vakıf Başkanı Mehmet Pamak son günlerde terör devleti İsrail’in Filistin halkına yönelik olarak gerçekleştirdiği katliamı, soykırımı ele aldı.Yaklaşık 600 kişinin katıldığı konferansın sonunda katliama sonucu şehit edilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılındı ve Gazzeye gönderilmek üzere bir hafta sürecek yardım kampanyası başlatıldı. Pamak konuşmasında özetle şunları ifade etti:


“Yahudi olmayanları öldürmeye, vatanlarını ve mallarını talan edip gasp etmeye, Yahudi olmayanları köleleştirip sömürmeye cevaz veren ve bugün Filistinlilere yaşattıkları vahşeti öngören sözlere, tahrif edilmiş Tevrat’ta yer verilmiş ve büyük bir bağnazlıkla buna inanarak insani tüm değerlere, Allah’a ve Allah’ın kullarına kin ve düşmanlıkla dolu, insana ve insani olana yabancılaşmış “insandışılaştırılmış” bir Yahudilik ortaya çıkarılmıştır. Böyle insanlık düşmanı sapkın bir inancın sahiplerinin elinde bir de dünyanın tahripkar silahları olunca, o zaman zulüm ve soykırım kaçınılmaz bir sonuç olmaktadır.”

 

 


Direnişin ve Kudüs davasının ümmetin davası olduğuna vurgu yapan Pamak, ümmetin ve Kudüs’ün kurtuluşunun, izzetli ve onurlu günlere tekrar kavuşmasının yolunun ancak ümmetin Kuran’la yeniden dirilişiyle mümkün olacağına vurgu yaparak şunları söyledi. “İnsanlığı karanlıktan aydınlığa, mü’minleri izzetli günlere ulaştıracak olan ancak ve sadece Allah’ın Kitabı Kuran’dır. Kuran’dan taviz vererek, İslami kimliği bulandırarak ümmeti izzetli günlere kavuşturmak da Kudüs’ü, Mescid-i Aksa’yı kurtarmak da imkansızdır. Ancak Kur’an-i bir akıde ve hayat Allah’ın yardımını celb eder. İslam ümmeti, vahyin belirleyiciliğinde ve Resulün (s) örnekliğinde sahih bir din anlayışıyla ortaya çıkarılacak yeni bir Kur’an nesli öncülüğünde yeniden inşa edilmeden Allah’ın yardımına müstehak hal kazanılamaz. Bugünkü imkanlar içinde Allah’ın yardımı gelmeden de, ileri teknolojik silahlarla büyük maddi güce sahip terörist İsrail ve ABD’ye karşı zafer kazanmak ise mümkün değildir. Lübnan ve Filistin’de kazanılan zaferler ise, ancak onların onurlu duruş ve feadakarlıkları sebebiyle ancak onları ayakta tutacak, onlara direniş azmi kazandıracak, var olmalarını sağlayacak ve şehadetle Allah’ın rızasını kazandıracak kadardır. Ümmet ise genel anlamda zillet içinde ve “Kur’an’ı terk edilmiş bir konumda bıraktığı” için ümmetin onuru olan Kudüs’ü kurtaracak, ümmete onur kazandıracak zafer gelmemektedir. Eğer bu hal kazınalabilir ise, Allah’ın vadettiği yardım mutlaka gelecek ve yine Allah’ın vadi gereği Allah’ın izniyle İslam ümmetine hiçbir güç galip gelemeyecektir. Çünkü Allah’ın yardımı geldiğinde Bedir yaşanır, mağaralar saraylardan daha büyük mutluluk ve huzur zemini olur. Denizler yarılır Allah’ın kullarına yol verir, tufanın dalgaları tevhit gemisine karşı sakin, şefkatli olur, isyankarları boğan dalgalar tevhid gemisini yüzdürecek bir hizmeti sunar.”

Mehmet PAMAK konuşmasının sonunda Filistin’de katliama uğrayan ve direnen kardeşlerimiz için duygulandıran bir dua yaptı. Katliam fotgraflarının yer aldığı slayt gösterisiyle beraber yapılan duanın ardından Filistinde hunharca katledilen kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılındı.

Filistinli kardeşlerimiz için yapılan duanın tam metni

Ey Kitab’ı indiren, bulutları yürüten ve tuğyan edip şımarmış nice büyük orduları bozguna uğratan, Vahidu’l-Kahhar olan Rabbimiz!

 

 

 

 


Allah’ım!
Daha kurulurken mazlum halkların kanlarını emerek kurulan ve o gün bugündür sürekli mazlum halkların kanlarıyla beslenerek hayatiyetlerini sürdüren iki vampir devlet olan ABD ve İsrail kana doymak bilmiyorlar. İslam coğrafyasında ümmetimize vahşice saldıran bu katiller sürüsüne karşı bize yardım et, ümmetimizi bilinçlendir, yeniden, imanın izzet ve onurunu kuşanmasını nasip et ve şanlı direnişlere yönlendir.


Sürekli, iman edenlere ve zayıf düşürülmüşlere saldıran, mümin kullarına buğz eden ve kalpleri zulümle kararan gözü dönmüşlere karşı Filistinli kardeşlerimize yardım et! O zalimlerin kalplerini ve ayaklarını, yüreği kanayan mazlumların çığlığı eşliğinde yerinden kaydır.


Ey zamanın sahibi olan ve günleri insanlar arasında döndürüp çeviren; “Size ne oluyor ki Allah yolunda ve ‘Rabbimiz, bizi bu zalim kavimden kurtar! Bize katından bir sahip, bir yardımcı gönder.’ Diye feryad eden kadın, çocuk ve müstaz’aflar adına savaşmıyorsunuz?” ilahi buyruğuyla bizleri uyaran Rabbimiz!


Biliyoruz ki, bugün büyük üzüntü günüdür. Bugün duayı, dayanışmayı, selamı ve erdemi yaygınlaştırmamız gereken bir gündür. Bugün yüreklerin acıyla kavrulduğu, insanın insan olmaktan utandığı, insan olma onuru taşıyanların kahrolduğu gündür. Bugün gözlerde yaşın kalmadığı, feryatların yeri göğü bürüdüğü gündür. Bugün, insanın insan olabilmekle sınandığı gündür. Böyle bir zamanda, bizlere “kurşunla kaynatılmış binalar gibi saf tutabilme”yi ve İslami kimliği onurlu bir şekilde temsil etmeyi nasip et Allah’ım!


Bütün dünyanın gözleri önünde, katil Ariel Şaron’un yönettiği ve katil Amerika’nın da desteklediği siyonistler çirkin yüzlerini çok daha iğrenç, çok daha kanlı bir şekilde ortaya çıkarıyorlar. Yıllardır işgal ettikleri Filistin’i hatta bütün yeryüzünü zulüm, işkence ve korkuyla kirletiyorlar. Çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı yüzlerce insanı her gün alçakça katlediyorlar. Bütün bir insanlık aşağılanıyor. İnsanların yanı sıra kentlere kıyılıyor, kentler tabutluk haline getiriliyor. Zulmün ve vahşet kusan silahların her türlüsü mazlum halkların üzerinde deneniyor. Çağdaş Firavunluğa soyunan bir ordu, silahlarını aslında insanlığın kalbine çeviriyor. Fakat biz tarihi şehitlerle dolu bir ümmetiz. Ve Filistin Ortadoğu’nun kalbidir. Filistin bizim evimizin içidir, Allah’ın yeryüzündeki ayetlerindendir. Zihin ve yürek intifadasının en gözde, en bereketli pınarıdır. Peygamberlerin, salihlerin, sıddıkların, şehitlerin yurdudur. Bismillah boylu çocukların ölüme gülerek koştuğu bir mekteptir.

 

 


Ya Rabbi! Sesimizin dalga dalga güçlenip yayılmasına ve düşmanı boğmasına izin ver! Ki uyuyanlar uyansın, oturanlar yürüsün, yürüyenler koşsun! Ve düşsün zilletin karanlık örtüsü üzerimizden!


İşte Filistinliler her şeye rağmen haykırıyor. El-Aksa’nın yiğitleri, El-Halil’in şehitleri haykırıyor. Çocuk yaşta öldürülen Muhammed’ler, Yasin’ler, Musavi’ler, Fethi Şikaki’ler haykırıyor: Biz diriyiz, biz hayatın ta kendisiyiz. Delilimiz de Allah’ın ayetlerini okurken, Allah’ın mescitlerinde namaz kılarken akıtılan kanlarımızdır. Ateşten ve ışıktan oluşmuş bir yıldız gibi parlayan kanlarımız.


Şeyh Ahmed Yasin! Ey Filistinli çocuk! Ey Zeynep gibi haykıran Filistinli kadın! Ey hıçkırıklara boğulmuş genç kız! Ey onuru kuşanmış ve teslimiyeti reddetmiş Filistinli yiğit! Senin için, sizin için çarpmayan kalplere yazıklar olsun!
Ey Rabbimiz! Ey Kabe’nin, Hayber’in, Kudüs’ün Rabbi!


Ayetlerini yalanlayan, peygamberlerini öldüren, yeryüzüne fitne ve fesadı yayan kimseler dünyaya egemen olmuşlar. Bize yardım et, dualarımızı karşılıksız bırakma! Bizi silkele, bizi arındır. Bizi uyananlardan, adananlardan eyle! Cenin’in o günahsız bebeklerine, Ramallah’ın o tomurcuğa durmuş çocuklarına, Kudüs’ün ve Mescid-i Aksa’nın zayıf ve yalnız bırakılmış muhafızlarına dualarımızı ulaştır!


Ey Rabbimiz!
Üzerimize sabır yağdır.
Ayaklarımızı kaydırma, bizi dünyevileşme zilletinden, şahadet bilincinin, adanmışlığın izzetine ulaştır, bunun için bize inanç ve kuvvet ver.


Ellerimizi ve yüreklerimizi birleştir. Küresel küfre, küresel emperyalizme karşı, küresel bir itirazı yükseltmeyi ve küresel intifada ile direnmeyi nasip et.


Bize senin kutlu taraftarlarından olmayı, Peygamberimize layık ümmeti yeniden inşa etmeyi ve aziz şehitlerimizin onurlu mücadelesini sürdürmeyi nasip et!


Allah’ım!
Sıratı mustakiminde ayaklarımızı sabit kıl, zalimlerin ve vahşet kusan silahlarının ürettikleri korkulara karşı yüreklerimize sekinetini indir. Hak, adalet, özgürlük ve tevhid yolunda bedel ödemekten çekinmeyen onurlu bir direnişe yönlendir yüreklerimizi!


Kafir ve zalim topluluğa karşı bize yardım et!

 

“Bu kavmin, tahrif edilmiş Tevrat’ın öngördüğü söz konusu terörü estirmek üzere teşkil ettiği İsrail terör örgütünün elindeki ABD destekli silah gücü, Filistinlilerin durumuyla mukayese edildiğinde şu çarpıcı gerçekle karşılaşılır : Sadece deklare edilmiş resmi verilerde bile ihtiyatlar haricinde yaklaşık 200.000 asker, 4000 civarında tank, 450 uçak ve bunlara ilaveten helikopterler, ölüm kusan füzeler, nükleer, biyolojik ve kimyevi silahlar vd. İşte bu zalim terörist güç çoğu Amerikan yardımıyla sağlanmış bu büyük silah gücünü yarım yüzyılı aşkın bir süreden beri, ciddiye alınacak hiçbir silah gücüne sahip olmayan ve hiç bir ülkeden de destek alamayan mazlum Filistin halkını, tarih boyu yaşadığı topraklardan sürüp çıkarmak yada soykırıma uğratmak için acımasızca kullanmakta bugüne kadarda kendilerine yapıldığını iddia ettikleri Nazi vahşetini çok geride bırakacak birçok büyük katliamlara imza atmış bulunmaktadırlar. Canlarını, namuslarını, topraklarını mukaddeslerini ve onurlarını savunabilmek için gerekli olan tüm imkanları ellerinden alınmış tabiri caizse her türlü imkandan mahrum bırakılarak iyice köşeye sıkıştırılıp yok edilmeye çalışılan bir halkın çaresizlik içinde ürettiği onurlu mücadele ve direniş, takdir edilmesi gereken ve saygınlığını arttıran bir cehd olarak görülmelidir.”


“Geçtiğimiz hafta boyunca emperyalizmin tetikçisi Siyonist terör örgütünün işgali altında bulunan Filistin’den yine yüreklerimizi dağlayan haberler yağdı. Siyonist savunma bakanının ağzından “Filistinliler attıkları roketlerle bizi soykırım yapmaya davet ediyor” açıklaması yapan Siyonist terör örgütü bu tehdidinin hemen ardından havadan uçak, karadan da tanklarla Gazze’ye saldırarak beş günde çoğu kadın ve çocuk 120 Filistinliyi katletti. Dünya yine onursuzca seyretmeyi sürdürdü. Katliamlar sürerken BM, ARAP BİRLİĞİ, İKÖ imkansızlıklar içinde kıvranan Filistin halkını ve direnişini yalnız bırakmakta, İsrail’e yönelik hiçbir karar alınmamaktadır. ABD ve AB ise katil İsrail’e destek vermeyi sürdürmekte, insanlık onuru adına utandırıcı tutumlarda ısrar etmektedirler.


Bu katliama Türkiye’den Başbakan Tayyip Erdoğan’dan açık bir itiraz ve kınama geldi. “Bakanlar kurulu toplantısında konuyu masaya yatıracaklarını ve gereken ne varsa yapacaklarını” söylüyordu. Ancak her zamanki gibi bu umutlandırıcı çıkış kısa sürdü ve ertesi günkü bakanlar kurulu toplantısından çıkan sonuç tam bir fiyasko ve “stratejik ortağa” teslimiyet mesajıydı. Zulme, işgale ve soykırıma muhatap olan, işbirlikçi Abbas tarafından bile “soykırımı aşan bir saldırı” olarak nitelenen katliama muhatap kılınan Filistin tarafına da, soykırımcı katil Siyonist terör örgütüne de aynı “itidal çağrısı” yapılıyordu. Utanç verici bir sonuçtu bu. Şimdi buradan sormak istiyorum başbakan Erdoğan’ın misyonu toplumun gazını almak mıdır? Önce gürleyip sonra bu zulme seyirci kalan Hükümet hala terörist İsrail’in katil uçaklarının Türkiye semalarında eğitim görmelerine göz yumuyor. Terör devleti İsrail’le stratejik işbirliğini sürdürüyor. İslam ve Müslümanların aleyhine olduğu kesin olarak bilinen askeri istihbarat işbirliği ve anlaşmaları devam ediyor. Silah ihaleleri İsrail’e veriliyor. İsrail haritasındaki iki şerit “Nil ve Fırat” nehirlerini temsil ve İsrail Arz-ı Mev’ud hayali gereğince Türkiye’nin Fırat’a kadarki bölümünü alacağını iddia ediyor. Bu durumda Türkiye’yi bölmeye dair açık iddiası da yeterli gücü de olan İsrail’le stratejik ortaklık yapanların, bölme iddiası da, bölmeye yeterli gücü de olmayan Kürt halkının Türkiye’yi böleceği paranoyasıyla, Kürt halkının haklarını gasp ederek ve çözümü sürekli engelleyerek on binlerce Kürt ve Türk gencinin ölümüne sebep olmaları ibret verici bir ikiyüzlülük ve tutarsızlıktır. Bu tutum, aslında bölünme paranoyasında bile samimi olmadıklarını ortaya koymakta, sahte korkular üreterek sömürü ve zulüm düzenlerini sürdürdüklerini, gerçek bölücülerle ise kol kola olmaktan rahatsız olmadıklarını, bölünme endişelerinde de ilkeli ve ahlaki bir duruşa sahip olmadıklarını göstermektedir.

 


Ya Rab! O yurdun daha fazla kirletilmemesi için bize ve tüm dünya Müslümanlarına uyanış, kararlılık ve şahadet bilinci nasip et!

Ve siz ey katiller, ey lanetle özdeş olanlar! Ey peygamberlerin katilleri! Ey şeytanın dostları! Ey eli kanlı emperyalistler!


Filistin, direnişin cıvıldayan ocağıdır. Bunu siz de duyun. Bunu güneş, gün, gece duysun. Bunu nehirler, dağlar ve toprak duysun. Bunu, başını kuma gömenler duysun. Bunu, dünyevileşenler, çıkarları uğruna ilke ve onurlarını az pahaya satanlar, zevk ü sefa sürmekte ısrar edenler ve katillerle aynı kaptan yiyenler duysun. Bunu ikiyüzlü Avrupa ve katillerin hamiliğini yapan Amerika duysun. Bunu, onlarla işbirliği yapmaktan utanmayanlar ve siyasi çıkarları uğruna ahlaki ilkelerini yiyenler duysun!

Bu içerik 1951 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon