Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   BASIN AÇIKLAMALARI  >  2006
 
İlkav Basın Açıklaması
Tarih: 31/07/2006
   


"Dinler arası diyalog toplantılarının müdavimi Hahamlar, kadın ve çocuk katliamına fetva veriyor, Türkiye Yahudi cemaati yetkilileri, TC ve Batının demokratları, laikleri ve dinler arası diyalogcular susuyor, katillerle işbirliğini ve onlara çeşitli boyutlardaki desteklerini utanmazca sürdürüyorlar” dedi.

İLKAV Başkanı Mehmet Pamak 30 Temmuz 2006 Pazar günü basına yaptığı açıklamada:

"Dinler arası diyalog toplantılarının müdavimi Hahamlar, kadın ve çocuk katliamına fetva veriyor, Türkiye Yahudi cemaati yetkilileri, TC ve Batının demokratları, laikleri ve dinler arası diyalogcular susuyor, katillerle işbirliğini ve onlara çeşitli boyutlardaki desteklerini utanmazca sürdürüyorlar” dedi.

İLKAV Başkanı Mehmet Pamak 30 Temmuz 2006 Pazar günü basına yaptığı açıklamada:
“Dinler arası diyalog toplantılarının müdavimi Hahamlar, kadın ve çocuk katliamına fetva veriyor, Türkiye Yahudi cemaati yetkilileri, TC ve Batının demokratları, laikleri ve dinler arası diyalogcular susuyor, katillerle işbirliğini ve onlara çeşitli boyutlardaki desteklerini utanmazca sürdürüyorlar” dedi.

“Küfür tek millet” olarak İslam ümmetinin üzerine saldırıyor. İslamı ve Müslüman halkları yok etmek üzere küresel bir saldırı başlatmış bulunan Batılı emperyalist devletler İsaril’in kılavuzluğunda katliamlar gerçekleştirmeye devam ediyorlar. Batının bölgemize yerleştirdiği azgın ve şımarık gayri meşru çocuğu İsrail, Filistin ve Lübnan’da kadın, çocuk ayırmadan binlerce sivili katlederken bütün dünya utanmadan seyrediyor. Tıpkı Afganistan, Çeçenistan ve Irak’ta “demokratikleştirme” ve “özgürleştirme” adına yapılan büyük katliamları seyretmekle kalmayıp destekledikleri gibi İsrail terör devletinin bu büyük vahşetini de destekliyorlar. Dinler arası diyalogculardan da her zamanki gibi tek onurlu ses çıkmıyor. Çünkü “Dinler arası diyalog”un amacı da tıpkı BOP gibi projelerle sağlanmak istenen, Müslüman halkları kendi özgün İslami kimlik ve değerlerinden koparmaktır. İslam’i kimlikten koparılamayacak olanlar ise, emperyalist projelere itiraz etmeyen ve kapitalist pazara uyumlu muharref bir din, bir “ılımlı İslam” anlayışı istikametinde sekülerleştirilmek, kapitalist emperyalizmin tüketim kitleleri haline dönüştürülmek istenmektedir. İşte dinler arası diyalog da bu tür projelerin kamuflaj malzemesi olan bir tuzaktan başka bir şey değildir.”

“Bu sebeple bugün başta, Filistin, Lübnan, Afganistan ve Irak olmak üzere İslam coğrafyasının her tarafında Müslüman halkların başına Hristiyan ve Yahudilerin katil orduları tarafından bombalar yağdırılırken, bütün bu vahşeti kınayan tek Hristiyan veya Yahudi din adamı çıkmamaktadır. Papaz ve Haham dostlarıyla sürekli “diyalog ve hoşgörü” toplantıları düzenleyerek, dünya barış içindeymişçesine sevgi, hoşgörü ve barış nutukları çeken sözüm ona Müslüman cemaati temsilcilerinden de bir itiraz ve protesto yükselmiyor. Haham ve Papaz dostlarını toplayıp, terörist İsrail ve ABD’nin bu ortak vahşetini kınama ve engelleme çabası göstermiyorlar. Tam tersine dinler arsı diyalog toplantılarının müdavimi Hahamların oluşturduğu bir kurul, kadın ve çocuklar yönelik katliamlara fetva desteği vermekten bile çekinmiyor. "Tevrat, savaş sırasında kadınların ve çocukların öldürülmelerini caiz görmektedir. Gazze'de ve Lübnan'da kadınlara ve çocuklara acıyanlar, İsrail'deki kadınlara ve çocuklara vahşi bir gözle bakıyorlar demektir." Yahudi hahamların icma ile verdiği bu fetvaya karşı, İsrail ordusunun laik generalleri bir muhtıra vermiyor tam tersine gereğini yerine getiriyorlar. İsrail'in ve stratejik ortağı Türkiye’nin laik kesimlerinden de ciddi bir itiraz yükselmiyor. Yahudi askerler ise, tüm dünyanın gözleri önünde başlarındaki kippalarıyla ve bu tahrif edilmiş bir dini inanca dayalı sapkın ibadet anlayışlarıyla, Filistinli ve Lübnanlı çocukları ve kadınları “din” adına öldürmeyi sürdürüyorlar. Çünkü, Yahudi olmayanları öldürmeye, vatanlarını ve mallarını talan edip gasp etmeye, Yahudi olmayanları köleleştirip sömürmeye cevaz veren ve bugün Filistinlilere, Lübnanlılara yaşattıkları vahşeti öngören sözlere tahrif edilmiş Tevrat’ta yer verilmiş ve büyük bir bağnazlıkla buna inanılarak insani tüm değerlere, insanlık onuruna, Allah’a ve Allah’ın kullarına kin ve düşmanlıkla dolu, insana ve insani olana yabancılaşmış, “insandışılaştırılmış” bir Yahudilik ortaya çıkarılmıştır. Aralarından, fıtratın yoluna yönelip bu “insandışılaşmaya” direnen, insani değerlere sahip çıkmaya çalışan erdemli istisnalar çıksa da, çok büyük bir ekseriyeti, tahrif edilmiş Tevrat’ın saptırılmış içeriğinin yönlendirmesi ile işlenen tüm vahşeti ve katliamları ırkçı bir taassupla onaylamaktadırlar. İşte, çok büyük ekseriyeti atalarının uydurduğu bu gayri insani ölçülere, İlahi olduğunu zannederek ve büyük bir taassupla inanan, gözü dönmüş, hastalıklı ruh yapısına sahip bir toplulukla karşı karşıya bulunmaktayız. Böyle sapkın bir inanca müntesip olanlar bir de arkalarına, başta ABD olmak üzere tüm dünya müstekbirlerini de almış olarak, ellerinde insanlığı yok edecek en tahripkar silahları da bulundurduğundan, gerçekleştirmekte olduğu vahşet kaçınılmaz bir sonuç olarak görülmelidir.”

“İnsani erdemlerden uzaklaşarak fıtratlarda yaşanan bozulma ve sapkın din anlayışlarına savrulma sonucunda insani olana, kendine ve Rabbine yabancılaşan insan tipi, Yahudi ve Hıristiyan camiada belirleyici hale gelmiştir. İşte bu muharref ve sapkın inancın müntesibi konumundaki Hahamlardan, Yahudi olmayanların kadın ve çocuklarının katline cevaz veren insanlık suçu mahiyetinde fetvalar sadır olması da, bu tür fetvalarla Siyonist terör devletinin gerçekleştirdiği katliamlara, soykırımlara karşı Türkiye’deki Yahudi cemaati temsilcilerinin, İslam söz konusu olduğunda din düşmanı bir bağnazlıkla saldırıya geçen Batılı ve yerli laik çevrelerin sessiz kalmak suretiyle dolaylı destek verme konumunda yer almaları da hep bu yabancılaşma, insandışılaşma ve İslam düşmanlığı sebebiyledir.”

“Eğer böyle bir fetva İslam adına ortaya konsaydı, bütün dünya ve TC laik güçleri dünyayı ayağa kaldıran bir saldırıya geçerlerdi. Herkese adalet sunan; silahlı olmayan sivil halkı, kadınları, çocukları, hastaları, yaşlıları, din adamlarını koruma altına alan adil İslam şeriatının düşmanı olan bu güçler ve TC oligarşisi; Yahudi şeriatı adına verilen kadın, çocuk katliamı fetvasını sadece seyrediyor ve bu vahşi katillerle, din adına soykırım yapan bu canilerle stratejik ortak olmayı, onları hoşgörü ile karşılamayı, onlarla diyalog toplantıları düzenlemeyi ve onlara çok boyutlu desteklerini utanmazca sürdürüyorlar. Batı ve yerli işbirlikçilerinin bu tutumunun, insani olan bütün değerlere yabancılaşmaktan, insanlık onuruna ve İslam’a düşman olmaktan başka bir izahı olamaz.”

Bu içerik 2097 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon