Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2012
 
07.12.2012 Cuma Hutbesi
Tarih: 07/12/2012
   


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu “Kur’an-ı anlamak” konusu üzerine olacaktır inşallah.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

 

ذَلِكَ الْكِتَابُ لاَ رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِّلْمُتَّقِينَ

 

Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu “Kur’an-ı anlamak” konusu üzerine olacaktır inşallah.

 

Hz. Âdem (as)’dan bu yana Allah (cc)’u Teala yeryüzünü hiçbir zaman rehbersiz ve kılavuzsuz bırakmamış daima elçilerle kitaplar göndererek insanlara dosdoğru yolu göstermiştir. Allah (cc)’ın göndermiş olduğu tüm peygamberlerin asıl görevleri: Allah (cc)’tan aldıkları vahiyle insanoğluna, Allah (cc)’ın yalınızca bir olduğunu bildirmek ve insanları da, Allah (cc)’a karşı ubudiyet konusunda aydınlatmak ve uyarmaktır. Esas peygamberlerin gönderilişindeki sırda budur. Dolayısıyla insanı yaratan Allah (cc) insanın hayatı boyunca takip edeceği hayat tarzlarını Kur’an-ı Kerim dâhil olmak üzere, birçok suhuf ve kitaplara kaydederek, insanoğlunu muhatap almış ve ellerinde bir vesika olarak bulunmasını sağlamıştır. Allah (cc)’u Teala insanı muhatap aldığında, ahdine vefalılar, Allah (cc)’u Tealanın bildirmiş olduğu emir ve yasaklarıyla birlikte dünyanın huzur, düzen ve intizamı konusunu anlamış ve ”yeryüzünde fitneden eser kalmayıncaya kadar tevhid dinini hâkim kılıp, bu uğurda cihad edeceğiz” diye sözünün eri olmaya çalışmışlardır. Ancak Allah (cc)’ın göndermiş olduğu Kur’an ve diğer kitap ve suhufları tanımayarak beşeri düşüncenin ürettiklerine kul köle olanlar ise Allah (cc)’a verdikleri sözden caymış, ahde vefasızlık etmiş ve dolayısıyla da şirk pisliğine bulaşmışlardır.

 

Muhterem din kardeşlerim! Kur’an-ı Kerim kendisini bizzat insanlara yol gösterici bir kılavuz, hidayete ulaştıran bir rehber olarak tanıtmaktadır. Yani Kur’an, hayvanlar, ölüler ve akılsızlar için değil, akleden insanlar için bir öğüt ve hatırlatma kitabıdır. Açıkçası tefekkür edebilen insanoğlunun, hayatları boyunca takip etmeleri gereken esasları, yasaları, kanunları ve hükümleri gösteren ve onları teşvik eden bir hayat kitabıdır. Çünkü Müslüman olduğunu iddia edenlerin hayat tarzını ancak Kur’an tespit eder. Kur’an’ın dışındaki bütün hayat modelleri yanlıştır ve sapıklıktır.

 

Kur’an ölçüsüne göre değil de, insanların akıllarına göre hayat modeli ortaya çıktığında bu modeller vahye dayanmadığından, Mümin kimselerce hiçbir değerleri ve hiçbir hükümleri kesinlikle kabul edilemez. Bu da Mü’minin hayat tarzının onu yaratan Allah (cc) tarafından çizildiği demektir. İşte bu bakımdan İslam dille söylenen laflardan ibaret olmadığı gibi, sadece kalple tasdik edilen bir inanç da değildir. İslam Allah (cc)’ın dinine teslimiyet demek olduğundan, bu teslimiyet pratik hayatta bizzat görülmelidir. İslam’ın ana kaynağı da Kur’an-ı Kerim’dir. Dolayısıyla Mü’minler yalnızca Kur’an ahlakını rehber edinirler, ondan başka hayat tarzlarını kesinlikle kabul edemezler.

 

Ancak günümüzde, insanların büyük bir bölümü, dünya üzerinde yaşanan kargaşadan, kavgalardan, sıkıntılardan, çekişmelerden, samimiyetsizliklerden, bencilliklerden uzaklaşmanın, huzur, güven ve barış içinde, bir hayat kurmanın yollarını arayarak özledikleri huzur ve mutluluğu, uydurulmuş menkıbe ve sapkın dinlerde bulabileceklerini zannetmişlerdir. Bu gerçeği Allah (cc)’u Teala Al-i İmran Suresi 85. ayet-i celile de şöyle beyan buyuruyor: “Kim İslam’dan başka bir din (yani bir yol bir hayat tarzı) ararsa, o istediği din kendisinden kabul olunmaz Ve o, Ahirette de ebedi hüsrana uğrayanlardan olur.”

 

Hepinizin malumu üzere Kur’an-ı Kerim açıldığında Fatiha-ı Şerif’ten sonra ilk okunan ayet, Elif… Yani “Bu o kitaptır ki kendisinde hiçbir şüphe yoktur. Muttakiler için rehber, (huden’dir, yani) kılavuzdur” Bu ayet-i celile Kur’an-ı eline alan okuyucu için, elinde tuttuğu kitabın ne olduğu, ne işe yaradığı ve kime fayda vereceğinin açıklanmasıyla başlamaktadır. Bu kitap “la râybe fih” kendisinde şüphe bulunmayan bir kitaptır. Allah (cc)’tan geldiği kesindir. Kitabı okuyan kişinin ilk öğrenmesi gereken onun Allah (cc) kelamı olduğunu şeksiz şüphesiz kabul etmesidir. Allah (cc)’tan geldiği konusunda meydana gelebilecek en ufak bir “acaba?” endişesi Kur’an ile kul arasındaki irtibatı koparacaktır. “La râybe fih” ifadesiyle de Kur’an-ın hak olduğu, “huden” ifadesiyle ne işe yarayacağı ve “li’l-muttekıyn” ifadesiyle de kime yarayacağı açıklanmış bulunmaktadır.

 

Hani Arapçada devenin önünde yularını tutup ona yol gösteren kişiye “Hadi” denildiği gibi, İşte bu kitab’ın yol gösterişi de, insanoğluna genel ve temel esasları göstererek onları hidayete ulaştırır. kitabın kime yararlı olacağı ise “li’l-muttekıyn” “Allah’tan sakınanlar için ifadesiyle açıklanır” Kur’an Allah (cc)’tan sakınan, onun koyduğu kuralları çiğnemekten çekinen ve bu hissi taşıyan kişilere elbette ki fayda verecektir. Diğerleri için sadece, okunan, ezberlenen, araştırılan, bilgi sahibi olunan bir kitap konumunda kalacaktır.

 

Muhterem din kardeşlerim! Kur’an’la cahiliye çağı kapanmış; mutluluk çağı başlamıştır. Kur’an’la birlikte Kur’an’ın oluşturduğu yeniçağın adı asr-ı saadet; inkılabçı insanın adı da yalınızca Müslüman’dır. Peki, Kur’an aynı Kur’an olduğuna göre Müslümanlarda Kur’an-ın tarif ettiği Müslüman kimliğinde kendilerini gördüklerine göre, bugünkü cahiliyye toplumunu niye değiştiremiyorlar? Bugünkü insanlar Kur’an okudukları halde, niçin karanlıklardan sıyrılıp sadece Müslüman bir kimliğe bürünemiyorlar? Yani Kur’an niye artık inkılâp yapamıyor? Evet Kur’an değişmemiştir amma Kur’an okuyanlar başkalaşmıştır. Kur’an anlayışı, Kur’an-a bakış, Kur’an-a yaklaşım değişmemiştir, Kur’an aynı Kur’an dır amma, Kur’an-a yönelmesi gereken insan, Kur’an’a sahabe gibi yönelmemiş tevhid ve şirki anlayamamıştır. Maddenin ön plana çıktığı günümüzde Kur’an’ı okuyup anlamanın ve hayatı Kur’an’la yaşamanın ayrı bir değeri ve önemi vardır. Çünkü vicdanlarda Kur’an meşalesi yanmazsa vicdanlar kararmaya mahkûm olacaktır. Şu halde soruyorum size imanla bezenmeyen, Kuran’la aydınlanmayan kalpler ne ile parlayacaktır.

 

Bakınız, Mehmet Âkif bu hakikati şöyle ifade etmektedir:

 

Beşerin derdine derman olur, ancak Kur’an, Ona sarılmazsa eğer, canavardan da beterdir insan.

 

-Allah’a dayan, sa’ye sarıl, hikmete râm ol, Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.

 

Fert planında başarı ve felahın reçetesi, Kur’an’a ve Peygamberimizin (sav) Sünnetine sarılmak olduğu gibi toplum planında da kurtuluşun formülü Kur’an’a sarılmak, yavrularımıza Kur’an’ı tanıtmak ve öğretmekle mümkün olacaktır. Anne-babalar olarak önce bizler gönüllerimizi sonrasında da, yavrularımızın gönüllerini Kur’an ışığıyla aydınlatmalıyız. Onların zihinlerini Rasûlüllah’ın ahlâkıyla süslemeliyiz. Bunu başarmanın yolu ise ancak Kur’an’a gönül vermekten, onun gönüllere şifa veren hükümlerini öğrenmekten ve öğretmekten geçtiğini unutmamalıyız. Kur’an’ın, hayatını kaybetmişleri değil, yaşayanları dirilten ruhunu, herkesi kucaklayan sıcaklığını ve yürekleri titreten etkisini aile-i efradımıza hissettirmeliyiz. Onlara, dünya hayatı için gerekli mal mülk bırakmayı düşündüğümüz gibi Ahiret hayatına yönelik kalıcı miras bırakmayı da ihmal etmemeliyiz.

 

Hutbeme son verirken lütfen bırakalım artık bu Yahudi ve Haçlı zihniyetinin uydurup bize yutturduğu menkıbeleri de; Vahye yönelelim artık! Rasulullah (sav) örnek olsun bize, Hayat rehberimiz Kur'an olsun, görevimiz ise Kur'an'a ve sünnete uymayan sözleri, söyleyenlerin suratlarına çarpmak olsun! Allah’ın rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

 

07.12.2012

ŞAHİN ÖZDAŞ

Bu içerik 2900 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon