Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   HABERLER  >  2013
 
İLKAV Ankara Pursaklar Temsiliciliği Açıldı
Tarih: 08/05/2013
   


08.05.2013 tarihinde Ankara Pursaklar’da İLKAV Temsilciğinin açılışı, yoğun katılımla yapıldı. Bekir Uçar ile Kürşad Aslantaş’ın Kur’an’ı Kerim ve mealini okumalarıyla başlayan açılış programında sırasıyla Mutlu Tüfekçioğlu, Osman Emecen ve Emrullah Ayan’ın kısa selamlama ve bu tür yapılanmaların amacına, çalışmaların içeriğine dair konuşmalarını müteakip Mehmet Pamak açılış vesilesiyle İLKAV’ın kuruluş amacı olan “Kur’an’ın mesajını yayma, eğitim, davet, şahidlik sorumluluğunu hatırlatma ve vahyin ahlakını kuşanma” konusunda bir sunum gerçekleştirdi.

08.05.2013 tarihinde Ankara Pursaklar’da İLKAV Temsilciğinin açılışı, yoğun katılımla yapıldı. Bekir Uçar ile Kürşad Aslantaş’ın Kur’an’ı Kerim ve mealini okumalarıyla başlayan açılış programında sırasıyla Mutlu Tüfekçioğlu, Osman Emecen ve Emrullah Ayan’ın kısa selamlama ve bu tür yapılanmaların amacına, çalışmaların içeriğine dair konuşmalarını müteakip Mehmet Pamak açılış vesilesiyle İLKAV’ın kuruluş amacı olan “Kur’an’ın mesajını yayma, eğitim, davet, şahidlik sorumluluğunu hatırlatma ve vahyin ahlakını kuşanma” konusunda bir sunum gerçekleştirdi.  

 

Açılışta ilk konuşmayı yapan İLKAV Pursaklar Temsilcilik sorumlusuMutlu Tüfekçioğlu, “selamlama ve hoş geldiniz” girişinden sonra İLKAV Merkezindeki çalışmalara paralel mahalli çabalar sürdürmek ve vakfın kuruluş amacı olan kurtarıcı Kur’an mesajını daha geniş kitlelere ulaştırmak üzere bu temsilciliği açtıklarını ifade etti. Tüfekçioğlu, “inşallah bu mekanda, hepinizin de değerli katkı ve katılımlarınızla, Kur’an ve sünnet eksenli sahih İslam algısını ve Kur’an’ın karanlıklardan aydınlığa çıkarıcı mesajını daha çok insana merhamet ve adaletle ulaştırmaya çalışacağız, bu sebeple hepinizi buradaki çabalarımıza katkı vermeye çağırıyorum” dedi.

 

Daha sonra söz alan ve kısa bir selamlamayı müteakiben bu temsilciliğin misyonu üzerinde duran ve Müslümanlar olarak sorumluluklarımızı hatırlatan İLKAV Genel Merkez yönetim kurulu üyesi Osman Emecen, ALLAH’a Hamd, Resule (s), ehline ve Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla mücadele eden Müslümanlara dua ve selam ederek konuşmasına başladı ve özetle şunları söyledi:

 

“Rabbimiz “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım”. (Zariyat:56) ayetiyle, bizleri sadece kendisine kul olmamız için yarattığını buyurmaktadır. İşte sorumlu olduğumuz bu kulluğun tüm yaşantımızı kuşatması gerektiğini, Kur’an’da vaz ettiği hayatı kuşatan hükümleriyle de, evde, işyerinde, sokakta, toplumsal ve bireysel hayatın tüm alanlarında bu kulluk bilinciyle davranmamız gerektiğini bildirmektedir. "De ki: Benim Namazım, ibadetim, hayatım ve Ölümüm hep Alemlerin Rabbi Allah içindir." (En’am/162) ayeti de tüm hayatımızın kulluk bilinci içerisinde geçmesi gerektiğini, ayrıca hayatımızı Allah’ı hesaba katarak geçirmemiz gerektiğini ifade etmektedir. Bu bakımdan her işimize başlarken çektiğimiz besmele dahi bence bu işi Allah emrettiği veya müsaade ettiği için yapıyorum anlamına gelmektedir.

 

“Bu kulluğumuzu gerçekleştirirken bir yandan ferdi sorumluluklarımızın olduğunu, yaptığımız her işten, ortaya koyduğumuz her davranıştan Allah’a hesap vereceğimizi ve bütün bu sorumluluklarımızı Kur’an’a göre gerçekleştirmemiz gerektiğini unutmamalıyız. Kur’an’dan hesaba çekileceğimizi, Kur’an’ın Dinimizin referansı olması gerektiğini İslam dinini tahrif edenlerin hep İslam adına bu tahrifi gerçekleştirdiklerini bilerek ıslah çabalarımızı güçlendirip arttırmalıyız. Diğer yandan da ferdi sorumluluğumuzun yanında toplumsal sorumluluklarımızın da bulunduğunu unutmamalıyız. Rabbimiz Al-i İmran 103’de “Hablullah olan Kur’an’a topluca sarılarak cemaatleşmemiz ve tefrikaya düşmememiz gerektiğini”, 104. Ayette ise, “sizden hayra çağıran, marufu emredip münkerden men eden bir ümmet bulunsun” emriyle cemaat planında da bu türlü çabaları sürdürmememiz gerektiğini  emretmektedir. Enfal suresi 46. ayetde ise, “Allah ve Resûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider…”uyarısıyla itişip kakışmamamız gerektiğini bildirmektedir. Ancak Allah’ın ipine sarılarak vahdeti sağlayabileceğimizi, bu konuda peygamberimizin örnekliğinin bulunduğunu, Asrı saadetin böylece oluştuğunu, vahye sarılarak o şirk ve zulüm düzeninden asrı saadete ulaşıldığını aklımızdan çıkarmamalıyız. Saf suresi 4. ayette ifade edildiği üzere Allah yolunda kurşunla  kenetlenmiş binalar gibi saf bağlayarak mücadele etmemiz gerektiğini idrak etmeliyiz.” Osman Emecen bu konuşmasının sonunda “Allah bu hayırlı çalışmalarda bizleri mahcup etmesin ve yeni çalışmalar gerçekleştirmeyi nasip etsin” duasıyla sözlerine son verdi.

 

İLKAV Genel Merkez Yönetim Kurulu adına konuşan Emrullah Ayan ise yaptığı kısa konuşmasında özetle şunları ifade etti:

 

“Kardeşlerim, İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı İLKAV’ın Pursaklar Temsilciliğinin açılışına hepiniz hoş geldiniz. İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı İLKAV’ı 1988 yılında Mehmet PAMAK ağabey, bir grup arkadaşıyla beraber Ankara’da kurmuştur. Vakfımız kurulduğundan bugüne İslami eğitim çalışmalarını, “bilgiden eyleme” düsturuyla, ilim-iman-amel bütünlüğü içinde bir yandan ilmi çalışmalarını gerçekleştirirken bir yandan da egemen zulme tepki olarak protestolarını gerçekleştirmiş, tevhid ve adalet mücadelesini topyekun gerçekleştirmeye çaba gösteren bir örneklik oluşturmuştur. Kur’an merkezli ama onun pratiği olan Resulün (s) sünnetini ve ilk neslin örnekliğini Kur’an’ı doğru anlayıp sosyalleştirebilmek için temel alınması gereken bir model olarak kabul eden bir anlayışla hareket etmiştir. Bu bağlamda gerek geleneksel cahiliyeye ve gerekse de modern cahiliyeye karşı tavizsiz tevhidi duruşunu 28 Şubat darbesi ve benzeri baskı dönemlerinde de hiç bozmadan koruyarak, tevhidi stratejik yürüyüşünü her şart altında taviz ve uzlaşmaya yanaşmadan bugüne kadar sürdürmüş, elhamdülillah sorumluluklarını hakkıyla yerine getiren bir kardeşler topluluğu olmaya çalışmıştır. Şimdi de ülke çapında bir üst birliktelik ve vahdet arayışı olan “Kur’an’a Davet Platformu” içinde de yer alarak, mü’minlerin birliktelik arayışlarına üzerine düşen sorumlulukları yerine getirerek samimi katkılarda bulunmaya çalışmaktadır.

 

Emrullah Ayan “Bu tür yapıların ancak Allah’ın rızasını kazandıracak hizmetlere vesile oldukları sürece anlamlı olduklarını ve sadece bu İslami hedefe hizmet etmek üzere kullanılacak bir araçtan ibaret olduklarını” beyan ederek, bu tür araçların asla amaç haline dönüştürülmemesi gerektiğini söyledi. “Önemli olanın bizim İslam ümmetinin bir parçası olmamız ve İslami kimliğimizdir, Allah’a ve vahye teslimiyetle kazandığımız Müslümanlığımızdır” diyen Ayan bu tür yapılar da bu amaca, yani Allah rızası için Kur’an mesajının daha çok insana ulaştırılması hedefine hizmet ettikleri sürece kullanacağımız araçlardır” vurgusunu yaptı.

 

“Bugün, burada açılışını gerçekleştirdiğimiz İLKAV Pursaklar Temsilciliğinden önce de Keçiören Temsilciliğimiz faaliyetlerine başlamıştı. Bizler, bu faaliyetlerimizle içinde yaşadığımız toplumu cahili düşünce ve hayat şeklinden kurtararak Allah Teala’nın razı olacağı tevhidi istikamette bir değişimi ve dönüşümü gerçekleştirmek istiyoruz. Bunun için de elimizden gelen bütün çaba ve gayreti göstermek, seferber etmek durumundayız. Bu çaba ve gayretlerin yeri olarak vakfı kullanmaktayız, yoksa vakıf hiçbir zaman bizim için bir araç olmaktan öteye geçmemiştir. Bildiğiniz gibi cahiliye canlı ve aktif bir yapıdır. Bu yapının ortadan kaldırılabilmesi için tevhid ehli Müslümanların da en az onun kadar hatta daha fazla canlı ve aktif bir performansı göstermeleri mecburidir. Aksi takdirde cahiliyenin kirletme ve  kuşatmasından tevhid ehli Müslümanlar da paylarına düşeni almak durumunda kalacaklardır. Peygamberlerin bile “cahillerden olmamakla” uyarıldıklarını göz önüne aldığımızda meselenin ne kadar dakik ve önemli olduğunu anlarız.                                        .                                                                                                                                                                                                                                                                                                            

 

“Osman kardeşimizin de hatırlattığı üzere, Kur’an-ı Kerim’in Fatiha: 5, 6 ve Al-i İmran: 103, 104 gibi birçok ayeti ile peygamberimiz (S)’in pek çok hadisi mü’minlerin biz bilinciyle birlikteliklerinin çok önemli olduğunun altını çizmiştir. Bizlere de düşen, bu önemli ve vazgeçilmez hususu zamanımıza, çalışmalarımıza ve birbirimizle olan ilişkilerimize hakim kılmaktır. Değilse, Allah muhafaza etsin, dünya hayatımız da, ahiret hayatımız da hüsran ile sonuçlanabilecektir. Davetimize katılan siz değerli kardeşlerimize ve İLKAV Pursaklar Temsilciliği idarecilerine teşekkür ediyor, Rabbimizin çalışmalarını hayırlara vesile kılmasını temenni ediyorum.”                                                                                                                                                                                                                                                                                                       

 

İLKAV Genel BaşkanıMehmet Pamak ise, İLKAV’ın kuruluş amacının “Kur’an ve sünnete dayalı sahih İslam algısının topluma yaygınlaşması, insanları karanlıklardan aydınlığa çıkaracak, sömürü ve zulümden kurtarıp adalete ulaştıracak Kur’an mesajının daha çok insana ulaşması amacına matuf faaliyetler yapmak, Allah’ı razı etmek için Kur’an ile büyük cihadı gerçekleştirmek, zulme, şirke ifsada karşı tevhid ve adalet mücadelesi vermek ve ıslah çabası göstermek” olduğunu ifade ederek başladığı konuşmasında Pursaklar temsilciliğinin de bu amaç istikametinde hayırlı, başarılı ve bereketli çalışmalar yapması için dua ettiğini söyledi.

 

Pamak, İslami sorumluluklarımızı hatırlatan sunumunda özetle şunları ifade etti:

 

Kur’an Müslümanları Uyarıyor

 

Rabbimiz, Kur’an’da bütün varlıkların Allah’ı hamd ile tespih (yani Allah’a itaat) ettiklerini, (İsra 44, Hadid 1, Haşr 1, Nur 41) yalnız Allah’a secde (itaat) halinde bulunduklarını (Hac 18-“Görmedin mi, göklerdeki kimseler, yerdeki kimseler, güneş, ay ve yıldızlar, dağlar, ağaçlar, bütün hayvanlar ve insanlardan birçoğu hep Allah'a secde ediyor…”) bildirerek, insanların da bütün varlıklar gibi kendisini hamd ile tespih (itaat) ederek, secde edenlerle birlikte secde (itaat) edenlerden olmaları ve ölüm gelene kadar da yalnız Allah’a ibadet etmeyi sürdürmeleri gerektiğini emretmektedir. (Hicr Suresi 98-99). Çünkü hükümranlık Allah’a aittir (Tegabun 1- “Göklerde olanlar ve yerde bulunanlar Allah'ı tesbih ederler. Hükümranlık O'nundur, Övülmek O'na mahsustur. O her şeye Kadir'dir.”), göklerin, yerin bunlarda bulunan her şeyin mülkü Allah’ındır (Maide 120), sadece kozmik hakimiyet O’nun değildir, yeryüzündeki hakimiyet ve hüküm de O’nun yetkisindedir, yani göklerdeki ilah da, yerdeki ilah da O’dur (Zuhruf 84). O’ndan başka ilah yoktur, dünyada da, ahrette de, hamd O’na mahsus, her iki hayatta da hüküm O’na aittir ve sonuçta O’na döndürüleceğiz. (Kasas 70).

 

Bütün bu ayetler yolumuzu aydınlatıp, asla ayrılmadan takip etmemiz gereken istikameti göstermekte ve dünya imtihanında başarılı olmak için, hayatı ibadet kılmak icap ettiğini işaret etmektedir. Tüm varlıklarla beraber Allah’ı tespih ve O’na secde etme emri doğrultusunda, sadece Allah’a itaat ve ibadet etmek suretiyle ahirete hazırlanma çabasını sürekli kılarak ve ahiret için salih ameller biriktirme yarışında azimli, fedakar, istikrarlı ve sürekli bir çırpınış içinde bulunarak ömrümüzü tamamlamamız gerektiğini ortaya koymaktadır. “Ey iman edenler, Allah’tan sakının! Herkes, yarın için ne hazırladığına bir baksın” ayetiyle de, ahiret eksenli bir hayat tasavvuru inşa edilmekte ve insanlar dünyada yapıp ettiklerini ahirete yönelik hazırlık bakımından gözden geçirmeye ve yarın (ahret) için ne biriktirdiğini, hangi Salih amelleri hazırladığını sürekli sorgulayıp diri bir ahret bilinciyle dünya hayatını yaşamaya çağırılmaktadır. (Haşr 18).

 

Halketmek de, Hulk’un (ahlak ve hukukun) kurallarını

vazetmek de Allah’a aittir

 

Allah, ikisini de dünyaya kendisinin gönderdiği temiz fıtrat ile vahyin, imtihan alanı olan yeryüzünde buluşmasını, bütünleşmesini ve böylece arzda halife kılınan sorumluluk bilincine sahip İslami şahsiyetin ortaya çıkmasını istemektedir. İşte bu iki şeyin arasının kesilmemesini özellikle emretmekte, aksi takdirde Allah ile ahdini bozarak, birleştirilmesi emredilen bu iki şeyin arasını kesenlerin, yüklendiği emanete ihanet ederek, arzda fesad çıkaracaklarını ve sonuçta hüsranla karşılaşacakları uyarsını yapmaktadır. (Bakara 27). İşte bu sebeple bunların ahrette kaybedenlerden olacaklarını, Allah’ın ahrette bunları muhatap almayacağını, kendilerine bakmayacağını, konuşmayacağını ve arındırmayacağını, kendileri için elim bir azabın söz konusu olacağını bildirmektedir. (Ali İmran 77).

Mutlak hükümranlık elinde bulunan Allah, hangimizin daha güzel ameller yapacağımızı denemek için ölümü ve hayatı yaratmıştır. (Mülk 1-2). Yaratmak da, imtihan dünyamızda nasıl bir hayatı yaşamamız gerektiğinin kurallarını koymak, ahlakın ve hukukun kurallarını vazetmek anlamında emretmek de Allah’a aittir (Araf 54). Bu sebeple de, hayatın bütün alanlarında, Allah’ın emrinden oluşan şeriatına uyulması, bilmeyenlerin hevalarıyla yapılan hükümlere ise uyulmaması gerekmektedir (Casiye 18). Allah’ın dinde izin vermediklerini şeriat ve yasa haline getirenlere uyulursa, onların ilahlaştırılıp Allah’a eş koşulmuş olacağı uyarısı yapılmaktadır (Şura 21).

Allah, dosdoğru yolu olan sırat-ı müstakımini takip etmeye, Kur’an yoluna uymaya, Hakka tabi olmaya, bizi, Nur (aydınlık) olarak nitelenen bu hak yoldan ayıracak olan ve zulümat (karanlıklar) olarak nitelenen, batıl yollara uymamaya çağırmaktadır. (En’m 153). Kesin bir inançla iman eden bir topluluğun, kendisinden daha güzel hüküm koyacak hiçbir otorite tanımamaları gerektiğini, (Maide 50), hükmün sadece Allah’a ait olduğunu ve müminlerin sadece O’nun hükümlerine itaat edip, yalnız O’na ibadet etmekle mükellef olduklarını ve dosdoğru dinin de bu olduğunu (Yusuf 40), bir ihtilaf vukuunda, onu Allah’a ve Resulüne götürmeleri gerektiğini (Nisa 60), sonuçta Allah ve Resulü bir hüküm vermişse, müminlerin kalplerinde hiçbir darlık hissetmeden tam bir teslimiyetle ona iman edip, teslim olarak gereğince amel etmekten başka bir alternatiflerinin olmadığını (Nisa 65), Allah ve Resulü bir meselede herhangi bir karar/hüküm vermişse, mü’min bir kadın ve erkeğin aynı konuda farklı bir tercih yapmak hak, özgürlük ve yetkisinin bulunmadığını (Ahzap 36), Rabbimiz Kur’an’da bildirmektedir.

İnsanın Rabbine ve Kendine Yabancılaşması Sonunda,

İnsanın Tükenişi ve Fesadın Küreselleşmesi

"Allah’ı unutan ve bu yüzden Allah’ın da onlara kendilerini unutturduğu kimseler gibi olmayın. Onlar yoldan çıkan (fasık) kimselerdir." (Haşr –19) “Her kim Rahman olan Allah'ın zikrinden yüz çevirirse biz ona bir şeytan musallat ederiz. Artık o şeytan onun yakın dostudur. Şüphesiz ki bu şeytanlar onları yoldan çıkarırlar. Onlar da kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (Zuhruf 36-37)

Hayatın hiçbir alanında Allah unutulmayacak, devre dışı bırakılmayacaktır. İster hayatın bütününde, isterse bir parçasında, kamu alanında, devlet yönetiminde, ekonomide, siyasette, aile hayatında, Allah’ı unutana Allah da bizzat kendilerini unutturur ve yoldan sapmaları kaçınılmaz olur. Böylece fıtratla vahyin arası kesildiği, Allah’tan gelen bu iki şeyin dünyada buluşup bütünleşmesi engellendiğinde, yani insan Allah’ı unuttuğunda ve vahiyden yüz çevirdiğinde Allah’da kendisini unutturunca, insanın fıtratına ve Rabbine yabancılaşması başlar. Böylece arzda fesad çıkaracak, kendine ve Rabbine yabancılaşmış azgın beşer türü ortaya çıkacaktır. Hayatın bazı alanlarında Allah’ı unutarak, bu alanları Allah’ın hükümlerinden soyutlayanlara, Allah’ın zikrinden, Kur’an’ından yüz çevirenlere, hevalarını, arzularını belirleyici kılanlara, bir şeytan musallat edilecek ve bu şeytanlar onları yoldan çıkardıkları halde, onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını zannedeceklerdir. Ve bu sebeple de kendilerine “arzda fesad çıkarmayın” dendiğinde, onlar kendilerinin “ıslah ediciler olduklarını” iddia edeceklerdir. (Bakara 11-12). İşte arzda fesadın küreselleşmesi ve insanın, insani değerlerin tükenişi böyle gerçekleşti.

Kur’an’ı Hakkıyla Okumalıyız

 

Bu halden çıkışın, zulüm, adaletsizlik, sömürü ve zilletten kurtulup izzete, adalete kavuşmanın yolu Kur’an’ı hakkıyla okuyup amel etmekten geçmektedir. Ama maalesef bugün kendini Müslüman olarak tanımlayan pek çok insan İslam’ın tek kitabını bir kere hakkıyla (anlamak, öğüt almak ve yaşamak için) okumadan dünya hayatını tamamlamaktadır. Kısacık ve geçici Dünya hayatı için yüzlerce kitap okuyanlar, kalıcı, sonsuz gerçek hayat için neden bir kitabı hakkıyla okuyup ona uygun yaşama cehdi göstermezler? Çünkü Kitaba gerçekten iman etmezler de ondan. Rabbimiz, kitaba imanın en temel gereğinin onu hakkıyla okumak olduğunu beyan etmektedir.

Bakara 121 –Kendilerine kitab verdiğimiz kimseler, onu gereği gibi (hakkıyla) okurlar. İşte bunlar ona iman ederler. Onu inkâr edenlere gelince, işte onlar ziyana uğrayanların ta kendileridir.”

Sadece tilavet anlamak ve yaşamayı ihtiva etmeyebilir. Amma “hakkıyla tilavet”anlamayı ve yaşamayı şart haline getirir. Çünkü vahyi tilavet etmenin “Hakkı”, onu anlamak ve yaşamaktır. Bu sebeple kitabı “hakkıyla tilavet etmek” onu anlamak, öğüt almak ve yaşamak amacıyla okumaktır.

Kur’an, ilk indiği hayatı inşa etmek ve Kur’an’la inşa edilen bu ilk hayatı insanlığa örnek kılmak, toplumu kuşatan zulümâtın zindan duvarlarını yıkarak onları aydınlığa çıkarmak için indirilmiş bir kitaptır. Bu sebeple Kur’an, Mekke’deki ilk muhatapların hayatı içine inmiş ve o hayatın içine okunmuş, hayatın içinden okunmuş ve o ilk hayatı (Resulün ve ashabının hayatını) inşa ederek tamamlanmış bir kitaptır. Bu sebeple de Kur’an, o ilk hayattan koparılmadan/soyutlanmadan okunursa, o ilk inşa ettiği hayatın içinde, o ilk neslin hayatıyla birlikte dosdoğru okunursa, hakkıyla okunursa, bugün de hayatla bağı kurulacak pratik ilkeleri yakalamak ve ilk örneği bugünkü hayata taşımak mümkündür. Üstelik bu tür bir okuma, dinde isabet kaydetmek için zorunludur.

 

Öncelikle Müslüman olduğunu söyleyenler

Kur’an’ın belirlediği anlamda gerçekten Müslüman olmalıdırlar

 

Bu büyük sorumluluğu kuşanmak için, “Ey Müslüman’ım diyenler gelin Müslüman olalım”, “Ey iman edenler iman edin…” çağrısını ve Kur’ani daveti en gür sesle öncelikle ülke ve bölge halkları için gündem yapmanın tam zamanıdır. Çünkü insanlığa vahyin şahidliğini yapması gereken tüm Müslüman’ım diyenler, İslam’ın kitabı Kur’an’da buluşarak ve Kur’an’ın belirlediği akıdede bütünleşip gerçekten Müslümanlar olarak örnek olma sorumluklarını yerine getirmelidirler.

 

Bilmeliyiz ki, dünya hayatı çok kısa bir imtihan alanı, ölüm çok yakınımızda olan kaçınılmaz hakikat, ahiret ise sonsuz olarak kalacağımız gerçek yurdumuzdur. O halde, bu kısacık imtihan dünyasında ölüm gelene kadar sürdürmekle emrolunduğumuz Rabbimize ibadet ve itaati hakkıyla yerine getirmek için Kur’an’ı hakkıyla okumak üzere harekete geçelim. Okumak, anlamak, yaşamak ve mesajını yaymakla mükellef kılındığımız hayat ve imtihan kitabımızı, daha fazla geç kalmadan okumak ve yaşamak için hemen harekete geçelim.

 

İşte İLKAV Pursaklar temsilciliği benzeri yerler bu amaca hizmet etmek için vardır. Rabbimiz burada ortaya koyacağınız insanları Kur’an ve onun pratiği olan Resulün (s) sünnetiyle buluşturma çabalarınızı bereketlendirsin, hepimize razı olacağı hayırlı amellerde yarışmayı nasip etsin. Rabbimiz hepimize, kendisini hakkıyla takdir etmeyi, Kur’an’ı hakkıyla okuyup öğüt almayı, takvayı hakkıyla kuşanıp Kur’an ahlakıyla ahlaklanmayı ve Müslümanlar olarak ölmeyi nasip etsin. Rabbimiz sırat-ı müstekıminde ayaklarımızı sabit kılsın ve bizleri mü’min olarak yaşatıp, mü’min olarak öldürsün inşaallah.

Bu içerik 3248 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon