Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   HABERLER  >  2009
 
Ankara´da Bayramlaşma
Tarih: 20/09/2009
   


İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı konferans salonunda Ramazan bayramının ilk günü Bayram namazının ardından bayramlaşma yapıldı. Bayram namazından önce katılımcılara bir sohbet yapan Şeyho Duman hoca şunları söyledi: “Rabbimiz bize akıl vermiş ve bu verdiği akılla bizim kendisinin rububiyetini tanımamızı istemiştir. Bizlere “ben sizin rabbiniz değimliyim” sorusunu sormuş ve bizlerden zaruri olarak vermemiz gereken “ Bela” evet sen bizim rabbimizsin cevabını almıştır. Bu şekilde rabbimiz sanki bizlere “Benim rububiyetimi akılla bilebilirsiniz fakat ulûhiyet konusunda sizi mecbur etmedim dileyen iman eder, dileyen iman etmez buyuruyor” bu noktada bizlere ihtiyar veriyor, seçim hakkı tanıyor. Bunun yanında onun Ulûhiyetini de tasdik etmemiz için peygamberler gönderiyor. Bu sebeple bütün peygamberler kelime-i tevhit ışığında davetlerini yapmışlardır. Hayatın sadece dünya hayatından ibaret olmadığını bizlere bildirmişler ve ahrette de bir hayat olduğunu hatırlatmışlardır. Rabbimiz insanları imanda ihtiyar sahibi kılmış ve ayetleriyle insanlara doğru yolu gösterdiğini bunun akabinde ya kabul edip şükredeceğini veya ya inkâr edip küfredeceğini bildirmiştir.

 

İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı konferans salonunda Ramazan bayramının ilk günü Bayram namazının ardından bayramlaşma yapıldı. Bayram namazından önce katılımcılara bir sohbet yapan Şeyho Duman hoca şunları söyledi:
 
“Rabbimiz bize akıl vermiş ve bu verdiği akılla bizim kendisinin rububiyetini tanımamızı istemiştir. Bizlere “ben sizin rabbiniz değimliyim” sorusunu sormuş ve bizlerden zaruri olarak vermemiz gereken “ Bela” evet sen bizim rabbimizsin cevabını almıştır. Bu şekilde rabbimiz sanki bizlere “Benim rububiyetimi akılla bilebilirsiniz fakat ulûhiyet konusunda sizi mecbur etmedim dileyen iman eder, dileyen iman etmez buyuruyor” bu noktada bizlere ihtiyar veriyor, seçim hakkı tanıyor. Bunun yanında onun Ulûhiyetini de tasdik etmemiz için peygamberler gönderiyor. Bu sebeple bütün peygamberler kelime-i tevhit ışığında davetlerini yapmışlardır. Hayatın sadece dünya hayatından ibaret olmadığını bizlere bildirmişler ve ahrette de bir hayat olduğunu hatırlatmışlardır. Rabbimiz insanları imanda ihtiyar sahibi kılmış ve ayetleriyle insanlara doğru yolu gösterdiğini bunun akabinde ya kabul edip şükredeceğini veya ya inkâr edip küfredeceğini bildirmiştir. Neyi hayatımızda uygularsak mesut oluruz nelere dikkat etmezsek bedbaht oluruz bunları peygamberler vasıtasıyla Rabbimiz göstermiştir. İnsanların nefsi Yusuf suresinde geçtiği üzere insana kötülüğü emreder. İnsanın sahip olduğu meziyetler düzenli olarak kullanılmazsa denge kaybolur ve insanı helak eder. Bundan dolayı Rabbimiz çeşitli emirleriyle insanların bu duygularını ölçülü bir şekilde kullanmalarını emretmiştir. Rabbimiz kitabında mü’min kulları için iki cennetten bahsetmektedir. Yani bu dünyada Allah’ın emirleri doğrultusunda yaşarsak dünya da bizim için bir cennet olur. Rabbimizin ulûhiyet noktasındaki emirlerine itaat edersek dünyada da saadete ulaşır mesut oluruz. Hayatın sahibinin Allah olduğuna iman edenlere sesleniyor Rabbimiz “oruç tutun” buyuruyor. Ve Allah’ın bu emrine ittiba eden müminler olarak bizler Elhamdülillah Rabbimizin emrine uyduk ve bayrama ulaştık. Rabbimin emrine uyarak iftar ettiğimiz ve Rabbimizin hediyesi olan bayrama ulaştığımız için hamdediyoruz.”
 
Şeyho Duman Hoca’nın ardından Vakıf Başkanı Mehmet Pamak söz aldı. İslam dünyasının bugün ki hazin durumunu ortaya koyduktan sonra müminlerin bir vücudun uzuvları bir duvarın tuğlaları gibi birbirlerine sıkı sıkıya bağlanmaları gerektiği üzerinde duran Pamak şöyle dedi:
 
“Kur’an’ı terk edilmiş bıraktığımız, Resulün (s) sünnetinden ve ilk neslin modelliğinden kopup uzaklaştığımız için, Allah’ın topluca sarılmamızı istediği inzal edilmiş ipini bırakıp tarihsel süreçte dini ve kitabı parçalara ayırarak üretilmiş zanna dayalı farklı cahili iplere tutunduğumuz için hiziplere ayrılıp parçalandık. Bu sebeple tevhidi niteliğimizi ve vahdetimizi kaybedip sömürge olmaya müsait hale geldik, zelil düştük, mağlup olduk. Bu yüzden İslam coğrafyasına işgal ve katliamlar egemendir bugün. Müslüman halklara egemen kan ve gözyaşı bitsin izzetli günler yeniden gelsin, buruk bayramlar gerçek bayramlara dönsün, bayramlarda ümmetin yüzü gülsün, gerçek anlamda sevinç günleri olsun istiyorsak, yeniden terk ettiklerimize dönmeliyiz. Bizlerin hep birlikte Kuran’a topluca sarılmamız, Kuran’ın bizi dönüştürmesine, yeniden inşa etmesine fırsat vermemiz gerekmektedir. Kuran’ı hayatın içinden okumamız, hayatın içine okumamız gerekmektedir. Fakat ne yazık ki bugün, hayatımızın bütün alanlarını belirlemesi gereken Kuran’ı bizler belirlemeye kalkışıyoruz. Kendi hayatımızı, tercihlerimizi Kuran’a onaylatmak istediğimiz için olmadık tevillere, zorlama yorumlara gidiyoruz. Kardeşlerim işte bundan dolayı Kur’an bizi inşa etmiyor, tevhidi diriliş ve Allah’ın yardımı gerçekleşmiyor ve sonuçta yaşanan zillet bitmiyor. Müslüman halkların gözyaşları dinmiyor. Bugün bu bayram gününde bütün ümmetin yeniden Kuran’la inşa olması için dua edelim. Şirk kirliliği başta olmak üzere bütün kirliliklerden arınma çabası içinde olalım. Kuran’ ve sünnet ekseninde yeniden inşayı gerçekleştirmeyi, Kuran-ı hayatımıza hâkim kılarak yaşamayı bize nasip etmesi için Rabbimize dua edelim. Bizlerin adanmış müminler haline gelmemiz lazımdır. Fedakârlıkta yarışan müminler haline gelmemiz lazımdır. Kardeşliklerimizi pekiştirmemiz lazımdır. Bireyler halinde kalmaktan Allah’a sığınmamız lazım, bireyselliği aşıp öbekler halinde, öbekleri aşıp ümmet halinde buluşmaya çalışmamız lazımdır. Öbeklerimizi, hiziplerimizi kalıcı hale getirirsek Allah bundan razı olmaz. Tevhit bayrağı altında bütün müminlerin kardeş olduğu, ümmetin yeniden dirilip ayağa kalktığı günlere kavuşabilmemiz aramızdaki bütünleşmeyi daha ileri boyutlara taşıyabilmemiz gerekmektedir. İşte bu bayram günlerinden başlayarak bu kuşatıcı sahici iman kardeşliğini nefislerimizi, hiziplerimizi Allah için aşarak tesis etmenin çabası içine girelim. Yardımlaşma ve dayanışmalarımızı ilk Kur’an neslinin modeliyle örtüşecek boyutlara taşımaya çalışalım.”
 
Mehmet Pamak’ın konuşmasının ardından Bayram namazına geçildi. Almanya’dan misafir olarak gelen ve Bayram namazını kıldıran Yalçın İçyer, irad ettiği bayram hutbesinde Müslümanların içinde bulundukları nimetin kadrini bilmeleri ve şükrünü eda etmeleri gerektiği hususuna vurgu yaparak şunları söyledi:
 
 
“Birbirlerine karşı düşman olan insanlar Resulü ekremin risaletine tabii olduktan sonra 23 senede Allah’ın rahmeti inayeti ve nimetiyle kardeş olmuşlardır. Onlar Allah’a teslim olmuşlar, Allah da onların kalplerini birleştirmiştir. Bugün ise bu olay yine tersine dönmüştür. Bugün Müslümanların araları parça parça edilmiştir. Kur’an’dan uzaklaşınca pek çok ayrılık unsurları öne çıkmıştır. Emperyalistlerin çizdiği uyduruk sınırları aşarak Müslümanlar birbirleriyle görüşememektedir. Bugün Arap Türkün, Türk Kürdün düşmanı haline getirilmiştir. Bugün Hanefi’yi Şafi’nin, Şafiyi Şii’nin, Şii’yi Sünni’nin düşmanı haline getirdiler. Bayramın Arapça karşılığı “iid” kelimesidir. İid dönüş demektir iade demektir. Aslına fıtratına rucu etmek demektir. Bugünde Müslümanlar tevhit kelimesinde kardeşliği yeniden keşfetmelidirler. Bu günde Şianın Şiiliğini sünni’nin Sünniliğini bir kenara koyarak “Lailahe illallah” ta buluşması kardeşleşip kucaklaşması gerekir. Bu günde Kürdün Kürtlüğünü, Türkün Türklüğünü, Arabın Araplığını ayrılık ve düşmenlık vesilesi yapmayarak “la ilahe illallah” kelimesinde buluşması, kucaklaşması gerekir. Bugünler, Allah’ın kitabında “eyyamullah” dediği günlerdendir. Bu günlerde yaratılışın ve bizi sorumlu kılan imtihanın kimliğine bürünerek “la ilahe illallah” kelimeyi tevhidinde bütünleşmeli, Müslüman kimliğimizi kuşanmalıyız. “Allah’a çağıran salih amel işleyen ve ben Müslümanlardanım diyenden daha güzel sözlü kim vardır.” Ümmet şuuru, kardeşlik şuuru içerisinde Müslüman kimliğimizi yaşatmalı küskünlükleri kırgınlıkları gidermeliyiz. Allah Resulü bana dört şey tavsiye edildi bunlardan bir tanesi de “Seni terk edeni terk etme” buyuruyor. Bizi terk edenleri bile terk etmeyelim mümin kadınlar ve mümin erkekler birbirlerinin velileridirler. Birbirimizin velileri olup insanları Allaha çağıralım. Bizler ise Allah’a ve Kur’an’a çağırıyı bırakmış kendimize çağırıyoruz, gurubumuza, hizbimize, çağırıyoruz. Gelin kendimizi bir kenara koyarak, nefislerimizi İslami hareketin önünde engel kılmaktan çıkararak yalnız “Laihahe illallah”a çağıralım.
 
İşte bayram günleri yöneliş günleridir. Bayram gözleri Allah’a yönlendirmektir. Dili Allah’a yönlendirmektir. Kulağı Allah’a yönlendirmektir. Kalbi Allah’a yönlendirmektir. Fıtratımıza dönelim, vahye dönelim. Hazreti Muhammed Aleyhisselamın sünnetine dönüş bizim de, benim de, ümmetin de tek kurtuluşu olacaktır. Ya rabbi bize özlü bir dönüş nasip et. Ümmetin arasına konmuş olan dağlar gibi engelleri kaldırmayı bize nasip et. Yarabbi kutsal kıldığımız bütün ilahlardan kurtulma bilincini bizlere nasip eyle. Ya Rabbi. Kuran’ı hayat geçirmeyi ve kendimize nur haline getirmeyi bizlere nasip et”
 
Bayram namazından sonra Allah’ın rahmetiyle kardeş kıldığı mü’minler birbirleri ile kucaklaşıp bayramlaştılar. Daha sonra çocuklara yönelik bir bilgi yarışması gerçekleştirildi, marşlar söylendi ve çocuklara hediyeler dağıtıldı.
 
 

 

 

Bu içerik 2168 defa görüntülendi.
 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon