Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2013
 
12.04.2013 Cuma Hutbesi
Tarih: 12/04/2013
   


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ “Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.” (Bakara: 34)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

وَإِذْ قُلْنَا لِلْمَلاَئِكَةِ اسْجُدُواْ لآدَمَ فَسَجَدُواْ إِلاَّ إِبْلِيسَ أَبَى وَاسْتَكْبَرَ وَكَانَ مِنَ الْكَافِرِينَ

 

“Hani meleklere, “Âdem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu.” (Bakara: 34)

Aziz ve muhterem din kardeşlerim! Bugünkü hutbemizin mevzuu “İlmin önemi ve Âlimin değeri” üzerine olacaktır.

İnsanlığa doğruyu ve hakikati göstermek üzere indirilmiş olan Kur’an-ı Kerimin ilk emri “IKRA” yani “Oku” olmuştur. Bu sebeple dinimiz İslam okumaya ve öğrenmeye büyük bir önem vererek, kadın-erkek bütün Müslümanlara, ilim öğrenmeyi farz kılmış ve dolayısıyla da ilim adamına değer vermiş, toplumun en değerli varlıkları olarak da ilim adamlarını kabul etmiştir. 

        Kur'an-ı Kerimin ayetleri ve Rasulullah (sav)’in hadis-i şerifleri incelendiğinde İslam dininin ilmin ve âlimin değerini yücelten bir inanç olduğu apaçık görülecektir. Hayatını insanlığın hayrına vakfetmiş ilim adamlarının değerini tesbit ve tescil eden birçok ayet-i celile de “De ki: Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? (Bu hikmeti) ancak olgun akıl sahipleri hakkıyla düşünür”, “Kulları içinde ancak âlimler, Allah (cc)’a gereğince saygı duyarlar”, “Bilmiyorsanız bilenlerden sorunuz” buyrularak ilim sahipleri övülüp, üstün görülmüş. “Sakın cahillerden olma”, “Cahillerden yüz çevir” anlamındaki ayetlerle de, cehalet ve bilgisizlik yerilmiştir.

Hak ile batılı, tevhid ile şirki biri birinden ayırmanın en önemli vasıtası ilimdir. İlmin artması insana bir yük değil, tam aksine onu yücelten bir fazilettir. Esasında insanın ilim ve bilgisi arttıkça tevazusu da artması gerekir. Atalarımız bu konuyu ne güzel tarif etmişlerdir. “İçi dolu başak yere yakın olur” İnsanoğlu iman ile küfürden temizlenirken ilimle de cehaletten kurtulur. Peygamberlerde (s.ec) ümmetlerine miras olarak mal ve servet değil, ilmi bırakmışlardır. Onun içindir ki Müslümanların nazarında, İlim servetten daha kıymetlidir. Çünkü insan serveti korur, ancak ilim öğrenildiğinde ise ilim insanı korur. Atalarımız şöyle demişler: “Mala mülke olma mağrur; Deme var mı ben gibi! Bir muhalif yel eser; Savurur harman gibi” Hatta Arapça öğrenmek isteyenlerin başvurduğu “Avamil” isimli “nahiv” kitabında şöyle bir veciz söz vardır: “helekennasu-haşa-l-alimi” yani insanlar helak oldu ölüp unutuldu, ancak âlimler müstesna onlar eserleri ile yaşarlar. Bu veciz sözler ilme ve âlime verilen değeri göstermek bakımından oldukça dikkat çekicidir.

 

Fert ve toplumların bir kargaşaya, bir çıkmaza girdikleri zamanlarda, onların barış içinde, huzur içinde yaşamalarını, maddi ve manevi yükselmelerini sağlamak için peygamberler, Salih kullar, Alimler yani Allah (cc)’ın hükümlerini bilen ve ancak bu hükümleri uygulamaya koyan akil adamlar devreye girmişlerdir. Günümüzde her ne kadar huzur, tek devlet, tek bayrak, tek millet gibi sloganlarla geçici bir süre sağlanmaya çalışılsa da, çokta uzun sürecek sloganik dayatmadan başka bir şey değildir. Geliniz mutluluğun, kardeşliğin anahtarına, esasına gidelim. Hep beraber huzur yalınızca İslam’dadır diyelim ve kurtulalım. Müslümanların akil adamları Kur’an-dan bihaber olan kimselerden müteşekkil değildir. Bizim akil adamlarımız Kur’an-ın hükümlerini anlayan, yaşayan ve topluma da yaşatmaya çalışan şehid seyyid kutub, mevdudi, hasan el benna, ve günümüz alimlerinden olan Muhterem Şeyho Duman hoca efendi gibi daha da sayabileceğimiz, şu anda vakfımızda bulunan Allah (cc)’ın evliyası Müslümanlardır, yani alimlerdir. Peki, Kimlerin âlimleri daha akildir Allah (cc) için söylemek lazım. Kur’anın hükümlerini, Rasulullah (sav)’in hadislerini bilmeyenlere, anlamayanlara, yaşamayanlara, ölüme, hesap gününe ilgisiz kalanlara, hiç akıllı adam, akil adam denilebilir mi? Bakınız bir kelamı kibar şöyledir El a’kılu menitte aze bi mevti ciranihi i breten.

Muhterem din kardeşlerim! İslam dini, insanların birbirleriyle ilişkilerine büyük önem vermiştir. Müslümanların bu ilişkilerinde samimiyet, güvenilirlilik, tevazu, sadelik, nezaket, sevgi ve saygı esastır. Hele muhatap ilim adamı ise ebetteki bu nezaket, saygı ve itaat daha da katmerleşir. Çünkü ancak İman ve ahlâk itibariyle yücelmiş insanlar alimin değerini ve insana kazandıracağı faydaları yakinen bilirler. Bu itibarla, ileriyi gören ve ilmin inkişâfını düşünen Müslümanlar, özelliklede Kur’an-i ilimlerde temayüz etmiş kimselere saygılı olmayı ulvî bir vazife bilirler. Faydalı bilgilerini fiilleriyle süsleyen Âlimlere saygı göstermek; Onların aş ve maaş gailesine kapılmadan, şan ve şöhret peşine takılmadan, kazandıkları bilgiyi “sebil bir çeşme” misali çoraklaşan beyinlere nakşetmeleri sebebiyledir. Hal böyle iken; Bugün gelinen noktada batı toplumunun teknolojide, sanayide, kültürde ilerlemesinin, biz İslam toplumunun ise geri kalmasının altında yatan sebeplerden biriside, eminim ki ilme ve alime önem vermeyişimizden kaynaklanmaktadır. Maalesef acı ama gerçek bir hakikattir ki, öğretenimizde, öğrenenimizde çok az bulunmasına rağmen, böylesine çağlara ışık saçan İslam alimlerine yaşadığımız çağda itaat ve saygıda kusur ettiğimizi yeteri kadar ilgi göstermediğimizi düşünmekteyim.

 

Geleneksel İslam motifli cemaat ve tarikatlarda cemaat liderine itaat ve saygı ne denli dikkate değerse, tevhidi bilinç sahibi kardeşlerimizin alimlerimize gösterdikleri itaat ve saygıda bir o kadar iç acıcı değildir. Gördüğüm o ki bırakın alimlerimize itaat etmeyi tenkid ve şüphe hastalığı ile, yanlış anladığımız bir konuyu bile, haksız ve hadsiz bir şekilde, bilgiçlik taslayarak, rencide edercesine, âlim bir büyüğümüze veya Müslüman kardeşimizin kendisine iletiyoruz. Oysa Müslüman’a kibir yakışmayacağını, kibrin ve böbürlenmenin ne kadar kötü bir durum olduğunu Allah‘u Teala (cc) Bakara suresinin 34. Ayet-i celilesinde şöyle beyan buyuruyor  “Hani Biz meleklere demiştik ki: Âdem’e secde ediniz. Onlar da hemen secde edivermişlerdi. Yalnız İblîs (Şeytan) kaçınmış, (böbürlenmiş) kibirlenmiş ve kâfirlerden olmuştu” Burada geçen “secde” kelimesi, aynı zamanda “İtaat etmek, boyun eğmek” anlamında da kullanılmıştır.

Öyleyse işyerimize gelen müşterimize gösterdiğimiz hürmet, itaat ve saygıyı neden alimimize ve din kardeşimize göstermiyoruz? Komutanımıza, Şefimize, Amirimize, gösterdiğimiz itaat ve saygıyı alimlerimize neden göstermiyoruz? Bir kafire, bir müşriğe veya bir münafığa gösterdiğimiz ilgi, alaka, saygı ve itaati alimlerimizden ve Müslüman kardeşlerimizden neden esirgiyoruz? Anlamak mümkün değildir.

Oysa alimlerimiz İslam dininin çınarlarıdır. İnsanlar çınarların gölgesinden faydalanıp serinledikleri gibi, bizlerde onların ilminden istifade ile ruhumuzu serinletip, kalbimizin de her daim mutmain kalmasını sağlamaktayız. Sadece onlar yaşadıkları çağlarda değil, kendilerinden asırlarca sonrada ümmete ışık tutacak eserlerden ve yetiştirdikleri talebelerden ümmetin evlatlarını da faydalandıracaklardır. Ülkemizde bizlerin anladığı şekilde maalesef İslam alimi çokta yetişmemektedir. Bu sebeple hassasiyetlerimizi korumak ve kıymetlerini bilmek zorundayız. Sevgi ve saygıyı onlar hayattayken hissettirmek, onları manen kuşatır, yalnızlıktan kurtarır, ve onlara gıda olur. İtaati sözlerimize ve davranışlarımıza yansıttığımız ölçüde onları mutlu edebiliriz. Yoksa Muhterem alimlerimizin arkasından hayır ve dualarımız hariç, yapılan paneller ve konuşmalar onlara bir fayda sağlamaz. Kulluğumuzu tevazu ile, mahviyet ile, boyun büküklüğü ile, haddini bilerek, kibirlenmeyerek alimlerimizi ziyaret ederek yapmaya gayret etmeye, böyle güzel bir şekilde kulluk yapmaya, Allah’u Teala (cc) bizleri muvaffak etsin. Rabbim cümlemizi saygılı davranan ve onların hayır dualarını alan dürüst, erdemli ve itaatkar kullarından eylesin.

 

Şahin ÖZDAŞ

Bu içerik 2553 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon