Üye Ol  -  Şifremi Unuttum?
Facebook
 
 
> Bugün 12 Eylül 1980 darbesinin yıl dönümü...

> Kadir Gecesinin ve Ona Değer Kazandıran Kur’an’ın Kadrini Bilmek...

> Erdoğan’ın, Karşılığı Olmayan Sert Söylemleri Filistin’den Yana, ...

> Ömrümüzden Bir Yıl Daha Azaldı, Gelin Hâlimizi Sorgulayalım!...

> Küresel İfsadın Fıtratı ve Doğal Dengeyi Bozması ile İnsanlığın Y...

   
En Çok Okunanlar

Anasayfa  >   CUMA HUTBELERİ  >  2016
 
Hutbe: Ehl-i Kitap ve İşbirlikçileri Mü’minlerden Razı Olmazlar
Tarih: 29/07/2016
   


“Yahudî ve Hristiyanlar dinlerine uymadığınız sürece sizden asla razı olmayacaklardır.” (Bakara: 120)


“Yahudî ve Hristiyanlar dinlerine uymadığınız sürece sizden asla razı olmayacaklardır.” (Bakara: 120)
Davetçiler, gerek kendi gerçek durumlarını ve gerekse düşmanlarının gerçek durumunu bilmek zorundadırlar. Bunu bilmek, savaşın yarısı demektir. Yüce Allah’ın İslam cemaatine ilişkin buyrukları aynıdır ve hiç değişmemiştir. Bugün ve yarın da aynı kalmaya devam edecektir. Bunlar yeni bir İslamî hareketi başlatmaya azmeden her Müslüman cemaate yol gösteren buyruklardır. Yine bu buyruklar, Allah’ın gözetiminde yeni bir İslamî hayata başlamak isteyen kimselere, düşmanlarının gerçek özelliklerini tanıtmaktadır. Düşman aynı düşmandır. Müşrikler, kitap ehli, beynelminel Siyonizm, haçlı güruhu velhasıl bütün kafirler. Yüce Allah, mü’minlere; önlerine çıkacak engel ve tuzakların, göğüs gerecekleri işkence, fedakarlık, çile ve imtihanların niteliğini anlatmaktadır. Onların dikkat ve basiretlerini bu engin bilgisine çekmektedir. Onlardan sadece kendisine bağlanmalarını istemektedir. Zaten bu durum gerçekleşirse eziyeti de ölümü de hiçe sayacaklardır. Mal ve canları konusunda uğrayacakları fitneleri önemsemeyeceklerdir. Dün ilk İslam cemaatine nasıl seslenmişse bugünkü İslam cemaatine de öylece seslenmektedir. Kur’an aynı Kur’an’dır. Bu ümmetin ebedî kitabıdır o. Bu ümmetin anayasasının kaynağı, hidayetçisi ve şaşmaz rehberidir o. Bu ümmetin düşmanları da aynı düşmandır. Yol da aynı yoldur.
Müslüman cemaatin düşmanları ona karşı sadece kılıç, mızrak, top, tüfekle ve bombalarla savaşmamışlardır. Çünkü açtıkları savaşın temel hedefi, İslam cemaatinin akîdesidir. Hilelerle, kuşku düşürerek, çarpıtarak ve planlar kurarak savaşmaktadırlar. En başta akîdeyi, yani inanç sistemini bozmak peşindedirler. Çünkü cemaatin varlığı bu inancın bir ürünüdür. Bu inancıyla ayaktadır. En başta onu yıkıp çökertmeye çalışmalarının nedeni budur. Çünkü düşman, ancak bu gedikten girerek başarıya kavuşabileceğini anlamıştır. Tıpkı bugünkü düşmanın anladığı gibi… Bu ümmeti parçalamak, zaafa düşürmek ve bozguna uğratmak; ancak akîdelerini zayıflatarak onları ruhen çökertmekle mümkün olabileceğini kavramışlardır. Çünkü düşman, iman kulpuna bağlı, iman esasına dayalı ve iman yolunda yürüyen Müslümanları, tarih boyunca zayıflatamamıştır. Akîde bayrağını dalgalandıran, akîdesine bağlılığıyla tanınan ve bu özelliğiyle övünç duyan Müslümanlara tarih boyunca hiçbir zarar verememiştir.
Bu ümmetin en büyük düşmanları; onu imanından, itikadından eden, Allah’ın gösterdiği yol ve sistemden uzaklaşmasını isteyen, gerçek düşmanlarını ve gerçek düşmanlarının ileriye dönük hedeflerini tanımasını türlü oyunlarla önleyen kimselerdir. İslam ümmetiyle düşmanlarının arasındaki savaş, her şeyden önce akîde savaşıdır. Hatta dünya yüzeyinde onu yenilgiye uğratıp ekonomisini, ürünlerini ve ham maddelerini sömürmeyi başardıklarında bile akîdesini çarpıtmaktan geri kalmamışlardır. En başta akîdevî planda onu yenmeye çalışmışlardır. Çünkü uzun deneyimlerden sonra anlamışlar ki, akîdesine bağlı kaldığı sürece bu ümmeti yenmeye imkan yoktur. Akîdesinden kopmamış, yine akidesinin gösterdiği yoldan ayrılmamış ve düşmanların tuzağını kavramış bir İslam ümmetinden hiçbir şey koparamayacaklarını anlamışlardır. İşte düşmanın ve uşaklarının bu konuda amansız bir çaba sarfetmelerinin nedeni budur. Tüm amaçları; bu ümmeti, savaşın gerçek nedenini kavramaktan alıkoymaktır. Çünkü başka türlü bu ümmeti diledikleri gibi sömüremeyeceklerini biliyorlar. Bu ümmeti kolayca sömürebilmenin yolu, akîdesinin gönüllerde tıkanıp kalmasıdır. Çünkü başka türlü emin olamazlar. Düşman, ilerleme kaydeden hiçbir desise ve şüphe yöntemini kullanmaktan geri kalmaz bu akîdeye karşı. Bu akîdenin berraklığını bozmak ve zafiyete düşürmek için her tür modern yönteme başvurur. Gaye, eski değişmez gayedir:
“Ehl-i kitaptan pek çoğu, sizi saptırmaya uğraşıyor.” (Bakara: 109)
Bu, onların değişmez ve gönüllerinde saklı gayeleridir. Yahudî ve Hristiyanlar, akîdelerinden ayrılmalarını sağlayıncaya kadar Müslümanlarla savaşacak ve tuzaklar kuracaklardır.
“Yahudî ve Hristiyanlar, dinlerine uymadığınız sürece sizden asla razı olmayacaklardır.”
Bu kavga, akîde kavgasıdır. Toprak, ekonomi veya askerî üslerin kavgası değil. Bu sahte sancaklardan hiç birinin gerçek kavgası değildir. Kavganın gerçek neden ve özelliğini anlamamamız içindir bütün bu maskeler… Ve bütün bu maskelerin gerisinde onların asla unutmadığı gerçek hedefleri vardır. Eğer onların bu aldatmacalarıyla aldanmışsak, kendi nefsimizden başkasını kınayamayız.
Ehl-i kitap, hakka ve hak ehli olan mü’minlere karşı bile bile savaşmaktadır. Onlar, Kur’an’ın Allah katından indirilen hak kitap olduğunu kesinlikle biliyorlar:
“Kendilerine kitap verdiklerimiz, (Kur’an’ın) Rabbin katından indirildiğini kesinlikle biliyorlar.” (En’am: 114)
Bu dinin gerçek gücünü, sahip olduğu bu haktan ve hak ifade eden bu kitaptan aldığını şimdi de biliyorlar. Ve tüm bunları bildikleri için de, hem bu dinle hem de bu kitapla barışı olmayan savaşlarını sürdüregeliyorlar.
Bu savaşların en şiddetlisi ve en korkuncu ise, hakimiyeti bu kitabın kanunundan alıp beşer yapısı başka kitapların kanununa verme savaşıdır. Allah’tan başkasını hakem yapma savaşıdır. Ta ki, Allah’ın Kitabı uygulamadan kalksın. Ta ki, Allah’ın dinine yaşama hakkı kalmasın. Gerçek amaçları; bir zamanlar Allah’ın Kur’an’daki şeriatının egemen olduğu, başka kanunlara hiçbir değer biçilmediği, Allah’ın Kitabı yanında başvurulacak hiçbir kaynağın bulunmadığı İslam coğrafyasında sahte ilahlar icat etmektir. Toplumsal yönetim biçimi ve yasal esasların Kur’an’dan alındığı, Kur’an’a başvurulduğu ve ayetlerinden deliller getirildiği coğrafyalarda, yani kişinin Müslümanca yaşamaya çalıştığı, Allah’ın Kitabından ve onun ayetlerinden delil getirdiği coğrafyalarda sahte ilahlar icat etmektir. İşte tüm bu düzmece ilahların gerisinde bulunanlar, tüm bu iğrenç hedeflere dayalı düzen ve yönetimleri geriden destekleyenler, ehl-i kitaptan olan Siyonist ve haçlılarla onların yerli işbirlikçileridir.
                                                                                                                                29.07.2016
                                                                                                                  Hazırlayan: Emrullah AYAN

   

Bu içerik 3578 defa görüntülendi.
 
 
CUMA HUTBESİ YAZARI

Emrullah AYAN
  Diğer Cuma Hutbesi Yazıları

 
 
Yorumlar
Yorum Ekleyin
Adınız Soyadınız
e-Posta Adresiniz
Başlık
Yorum
Kalan karakter sayısı : 6000
Güvenlik Kodu
 
 
Copyright © 2013 İLKAV - İlmi ve Kültürel Araştırmalar Vakfı
Strazburg Caddesi No:18/4 SIHHIYE/ANKARA
Telefon :  +90 (312) 229 79 76 e-posta:  iletisim@ilkav.org
İLKAV Teknik Komisyon